أُحْثوُا التُّرَابَ فيِ وُجوُهِ الْمَدَّاحِينَ

أُحْثوُا فيِ أَفْوَاهِ الْمَدَّاحِينَ التُّراَبَ

“Dalkavukluk yapanların yüzüne toprak saçınız.”

“Dalkavukluk yapanların dünya malından tamah ettikleri şey ne ise, onu ağızlarına atınız.

“Hediye talebi veya diğer arzuların kişide oluşturduğu dürtüler sebebiyle, kasidelerle büyüklerin methedilmesine koşuşturan şairleri azarlamak ve onların değerlerini küçültmek için, “O şairlerin ağızlarına bir parça bir şey atınız!” şeklindeki caydırıcı ifadelerle, meddahlık, medhiyecilik yasaklanmıştır.

Hadîs şârihler işi şu neticeye vardırmak istemektedirler: Derin anlayış ve kemâl derecesinde takvâ sahibi olmayanları methetmek, onları kendilerini beğenmeye götürüp din ve dünya menfaatlerine zarar vereceğinden, böyle medihlerden her ne olursa olsun kaçınılmalıdır.

İmam Gazzâlî Hazretleri’nin beyanına göre bu iş dolayısıyla, metheden kişinin hissesine gayet ağır bir sorumluluk düşer: Birincisi; bağlılık hevesiyle coşarak, methettiği kişide mevcut olmayan güzellikleri ona izafe ettiği için, yalan söyleme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. İkinci olarak; kendi vicdanınca dahî tasdik edilmemiş bir sevgiyi methedilene karşı gösterdiği için münâfıklar zümresine dahil olur. Üçüncü olarak da; metheden kişi, hakîkatini bilmediği saçmasapan bir takım sözler sarfettiği için, hesapsız söz söyleyen ahmaklar sınıfına dahil olur. Dördüncü olarak; eğer methedilen kişi bir zâlim veya âsî ise, methedilmek suretiyle sevindirilir ve böylece, metheden kişi o zâlimin zulmüne, fesâdına ortak olmuş, günaha girmiş olur.

Ey azizim! Acaba bir asrımızı, bir bizi, bir de İslâm’dan maksat ne ise onu insaf terazisiyle tartarsak, kendi kendimize ne deriz? Hiç şüphe yok ki, şâirin şu beytini hâl lisanı ile tekrar eyleriz: Eğer hakîkat-i İslâm der cihân înest/Hezâr hande küned küfr ber müslümânî.

——————————————————————————————-

Mehmed Ârif Bey, BİNBİR HADÎS-İ ŞERİF ŞERHİ (Prof. Dr. Selahattin Yıldırım), İstanbul: Dârülhadis, 2013, s. 6970