Atik Valide Dârülhadisi

Yerleşim Yeri: İstanbul/Üsküdar-Toptaşı (Üsküdar İmam-Hatip Lisesi)

Kurucusu: II. Selim’in eşi ve III. Murad’ın

annesi Nurbanu Sultan (991/1583)

Mimarı:  Mimar Sinan

Yapılış Tarihi: 990/1582 veya 991/1583 veya 987/1579-80

Pâyesi: 40 akçeli

Tanıtımı: Kurucusu II. Selim’in hanımı, III. Murad’ın annesi, Venedikli Nurbanu Valide Sultan‘dır. 991/1583 senesinde Üsküdar Toptaşı‘nda yapılan cami ve tekke ile yahut 987/1579-1580’de tamamlanan medrese ile tamamlanmış olmalıdır. Caminin arka tarafında ve çınar ağaçlarının arkasındadır. Harap halde iken yakında restorasyon yapılmıştır.[1] Bu darülhadîs Atik Valide Sultan Camii’nin Batısında, Kuzey-Güney doğrultusunda bir sıra odadan oluşmaktadır. XIX. Yüzyılda üzerine kat çıkılan yapı son yıllarda yapılan eklemeler ve geçirdiği yangın sonrası özgün mimarisini büyük oranda kaybetmiştir. Bir dönem Toptaşı Cezaevi olmuştur. Doğu cephesini boydan boya kat eden Sakıflı Revak ve Batı cephesinde izlenen iki katlı pencere düzeni özgün mimariye ilişkin ipuçları vermektedir. Üsküdar’dadır.[2] Günümüzde Üsküdar İmam Hatip Lisesi olarak bilinen bu darülhadîs 990/1582 senesinde yaptırılmıştır.[3] Mimar Sinan‘ın eserlerinden biri olmuş bu yapı cami, medrese, darüşşifa, kervansaray, tabhane, imaret, darülkura ve hamamdan ibaret olup, geniş bir bölgeye yayılan külliye binaları güç bir arsada seviye farkı ile sıralanmış, aradan sokaklar geçirilmiştir. Darülkuranın kitabesine göre, 1577’de başlanıp Nurbanu Valide’nin öldüğü 1583 yılında tamamlanmıştır.[4] Bu darülhadisin 987/1579-80 senesinde yaptırıldığı,[5] 1571 senesinde başlandığı, Çavuş Dere Vadisi‘ne doğru mekanda bulunduğu da kaydedilmekte, ayrıca 1579 senesinde Mimar Sinan tarafından tamamlandığı zikredilmektedir. 1583 senesinde ise Mimar Davud Ağa veya Kurban Nasuh tarafından her iki yana ikişer kubbeli, mahfilli yan sahnlar eklenmiştir.[6] Külliye içinde bulunan Dârülhadîs ve Dârulkurra günümüze maalesef mevcut değildir.[7] Vakfiyesine göre ikişer akçe ile toplam on iki talebe okutulması, 40 akçe yevmiyeli de bir müderrisin olması kararlaştırılmıştı. 1792 tarihinde yedi odadan oluşan bu dârülhadiste toplam yedi talebe bulunmaktadır.[8] XVIII. asrın sonunda kayıtlarda mevcut olduğu halde 1869 ve 1914 tarihli belgelerde ise bu isimde bir dârülhadise rastlanmamaktadır.[9]

Çeşitli dönemlerde değişik tamiratlar yapılan bu dârülhadisin yer aldığı külliye, 1837 baharında da tamir edilmiş, 1260/1844 tarihli tamiratının ise vakfın kaymakam vekili Atâ Bey tarafından gerçekleştiği, toplam 15295 kuruşa mal olmuştu.[10] 1870 tarihli tamiratında ise 1285 malî yılı Evkaf bütçesinden 4665 kuruş para ayrıldığı belirtilmektedir.[11] 1889 tarihinde de dârülhadisin bazı kısımlarının tamir edilmesi planlaştırılmış, tamiratın toplam 1977 kuruşa mal olacağı kararlaştırılmış ve 1304 malî yılı bütçesine alınmıştı.[12]

Müderrisleri:

  1. Şeyh Mehmed Efendi (Vişne Efendi) (ö. 992/1584 veya 1010/1601); Vişne Efendi diye meşhur olan bu zat, eğitimini aldıktan sonra tarikat yolunu tutmuş, Halvetî tarikat şeyhliği yapmış, nihayet Üsküdar‘daki Valide Sultan Camii, medresesi ve darülhadisi inşa edilince bu darülhadisin muhaddisliğine ve kürsü vaizliğine tayin edilmişti. 992/1584’te vefat etmiş, yeri de Vahyizâde‘ye verilmişti.[13]
  2. Vahyizâde Mehmed Efendi (eş-Şeyh Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed) (1018/1609-10); 940/1533-34 tarihinde İznik‘te dünyaya gelen Vahyizâde, bazı meşayihten ilim ve tasavvuf elde etmiş, daha sonra Vişne Efendi yerine 992/1584 tarihinde Üsküdar Valide Sultan Darülhadisi’ne muhaddis ve camiye de vaiz oldu. Bu görevinde yaklaşık 16 sene kalan Vahyizâde, 1018/1609-10 tarihinde vefat etmişti. Mezarı camiin mihrabı önündedir. (Eserleri: Muğni’l-Lebib’e mufassal bir şerh, Camiü’l-Futuh Şerhi, Tesir-i Şerîfe-i Talikat; Şerhu Meşarik-i Şerîf, Şerhu Ebyati Miftahi’l-Ulum, İşaratü’l-Haize li Şerhi Halli’r-Ramize mine’l-Aruz).[14]
  3. Vardarî Şeyhzâde Abdülgani Efendi (ö. 1108/1697) (1067-1068/1657 arası); IV. Murad zamanında yaşamış âlimlerdendir. Bu zat Şeyhzâde Muhammed Efendi‘nin oğludur. Gençliğinde ilim tahsiline başlamış ve medrese tahsilini tamamlayarak Şeyhülislam Yahya Efendi‘den uzun süre ders almıştır. Medrese tahsilini bitirdikten sonra 1064’te yeni yapılan Lütfi Bey Medresesi’ne hoca olarak tayin edilmiştir. 1067’de Valide-i Atik Darülhadisi’ne tayin edildi. 1068’de Pririncçi Sinan Medresesi’ne, 1069’da Nişancı Paşay-ı Atik Medresesi’ne, 1070’de Sinan Paşa Medresesi’ne, 1072’de Mehmed Ağa Medresesi’ne, 1074’te Sahn-ı Seman medreselerinden birine, 1075’te Dvaud Paşa Medresesi’ne, 1079’da Ali Paşy-ı cedid Medresesi’ne, 1080’de Eyüp Medresesi’ne, 1081’de Süleymaniye medreselerinden birine, hoca olarak tayin edildi. 1083’te Kudüs kadılığına, 1084’te Medine kadılığına tayin edildi, 1085’te bu görevinden azledildi. 1086’da Bursa Yenişehir Kazası arpalığı verildi. 1090’da Bursa kadılığına tandı. 1091’de bu görevinden azledildi. 1092’de Haseki kazası arpalığı verildi. 1096’da Mekke pâyesi verildi ve Galata kadılığına tayin edildi. 1098’de bu görevden azledildi. Aynı yıl Yanyolu ve etrafındaki kazaların arpalıkları kendisine verildi. 1099’da İstanbul pâyesi verildi. Aynı yıl Dimatoka ve Dağardı kazalarının kadılığı verildi. Daha sonra İstanbul kadılığına tayin edildi. 1100 Antep kazası arpalığı verildi. Daha birçok yerde kadılık görevi yapmıştır. 1105’te Anadolu pâyesi verildi ve Eyüp kazası arpalığı verildi. 1107’de Sinop kadılığına tayin edildi. 1108’de vefat etti. Bu zat marifet sahibi ve ehl-i ilimden biriydi. Talik hattını iyi yazardı. Edebiyatı ve mantık ilmi Kuvvetli, salih, abid, halim salim biri idi.[15]
  4. Vanizâde Mahmud Efendi (ö. 1125/1713); Vanizâde Seyyid Mahmud Efendi 1107 Rebiülulası’nda Valide Sultan Darülhadîs hocalığına tayin edilmişti.[16]
  5. Hafız Feyzullah Efendi; Hafız Feyzullah Efendi 1206/1792 tarihli kayda göre Atik Valide Darülhadisi’nde muhaddis olarak görev yapmaktaydı.[17]

[1] Cahit Baltacı, Osmanlı Medreseleri, s. 871; Gönül Cantay, a.g.e., s. 68; Kütükoğlu, 1869’da Faal İstanbul Medreseleri, s. 114.

[2] http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr/kentsel-anit/detay/envanter_id/61713; Cahit Baltacı, Osmanlı Medreseleri, s. 748; Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 319.

[3] Ali Yardım, “Darülhadis”, DİA, VIII, 531; Ali Yardım, a.g.e., s. 95; Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 319.

[4] Ayvansarayî Hadikatü’l-cevami, s. 588; Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 319-320; Gönül Cantay, a.g.e., s. 68; Oktay Aslanapa, a.g.e., s. 325.

[5] Cahid Baltacı “Dârülhadisler”, s. 39.

[6] Engin Yenal, a.g.e., s. 319-320.

[7] Gönül Cantay, a.g.e., s. 68.

[8] Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 320.

[9] Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 320.

[10] Harameyn-i Muhteremeyn Ruznamçesi defterlerine verilen 25 Rebiülevvel 1260/14 Mayıs 1844 tarihli ilmuhaber: EV. RZN. dos. 26/52; Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 321.

[11] 9 Temmuz 1286/21 Temmuz 1870 tarihli kayıt: EV. nr. 21179. vr. 9b; Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 321.

[12] Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 321.

[13] Ataî, a.g.e., II, 598; Ahmet Gül, a.g.e., s. 184.

[14] Ataî, a.g.e., II, 598; Hacı Halife Mustafa b. Abdullah (Katip Çelebî), Keşfü’z-zünun an esami’l-kütüb ve’l-fünun, (Dersaâdet, Alem Matbaası, 1310), s. 1753; Mehmed Tahir, a.g.e., I, 182.

[15] Şeyhî, a.g.e., IV, 131-132.

[16] Şeyhî, a.g.e., IV, 631-633.

[17] Galitekin, a.g.e., s. 599.