Süleymaniye Dârülhadisi
Yerleşim Yeri: İstanbul/Süleymaniye Camii ve Külliyesi bünyesinde/Dökmeciler
Kurucusu: Kanuni Sultan Süleyman
Mimarı: Mimar Sinan
Yapılış Tarihi: 964/1557
Pâyesi: ilk başta 100 akçe (Fakat vakfiyesinde 50 akçe şartı bulunmaktadır)
Tanıtımı: Kurucusu Kanunî Sultan Süleyman Han’dır. İstanbul‘da Süleymaniye Camii’nin kıble tarafında uzanan Dârülhadîs 964/1556-57 tarihinde tamamlanmıştır. İstanbul, Dökmeciler‘dedir. Günümüzde ayakta bulunan Dârülhadis, kubbeli bir oda ve kubbesiz 19 veya 16[1] odadan müteşekkildir. pâye bakımından Dârülhadîs tevcihlere nazaran devrinin en yüksek seviyedeki Dârülhadisi olduğu halde vakfiyede müderrise yevmî 50 akçe verilmesi şart koşulmuştur. Ancak Dârülhadisin tesis tarihinde ilk müderrisin yevmî 100 akçe ile tayin edildiği bilinmektedir. Anlaşıldığına göre vakfiye, Medresenin inşasından daha önce tanzim edilmiş ve medrese tamamlanınca müderrisinin akçesine yevmî 50 akçe daha ilave edilmiştir. Âlî, bu ilk tayine dayanarak şart-ı vakıfta yevmî 100 akçe şart kılınmış olduğunu söylerse de bu gün bilinen vakfiyede böyle bir şart yoktur.[2] Kanunî, bu eserlerinin yaşaması için muhtelif yerlerde çok geniş vakıflar bırakmıştır. Dârülhadisin 15 öğrencisi vardı. Bugün ayakta durmaktadır.[3] Ataî, Şakaik Zeyli’nde Kanuni Sultan Süleyman devrini anlatırken Süleymaniye Külliyesi hakkında da bilgi vererek; “964 Zilhicce’sinde (Eylül 1557) tamam olup, eday-ı feraize kıyam olundu. Etrafında, dört medrese-i refii’l-bünyan abad idüpve talim-i ilm-i edyan ve ebdan içün bir Dârülhadîs ihdas ve icad ve bir darü’l-etıbba bünyad eyledi” der.[4] Ataî, bir başka münasebetle de: “964 (1557) tarihinde Dârülhadis-i Süleymaniye tamam oldukta, evvela 100 akçe ile bunlara (Emin Kösesi Yahya b. Nureddin) in’am olundu”[5] diyerek medresenin ilk müderrisini ve günlük maaşını da belirtmiş olur.[6] Mimar Sinan yapısı olan Süleymaniye Dârülhadisi, Süleymaniye Kütüphanesinin güney-doğusunda cami ile hamam arasındaki konumda yer almakta olup, bir dershane ve 19 talebe odasından meydana gelmektedir.[7] Seyahatname’de şöyle denmektedir ki; Süleyman Han darülhadîs yaptırdı. Süleymaniye Camii; Bu camiin sağında ve solunda medrese, bunlardan başka bir darülhadîs ve… vardır. Süleymaniye medresesi: Bir hadîs evi. Fadıl, Kamil Mustafa Efendi: Süleymaniye darülhadisi’nde müderris iken cennete gidip.[8]Süleymaniye camii, medresesi ve diğer tesislerin inşasına 7 Cemaziyelevvel 967 (24 Mayıs 1550) senesi Perşembe günü başlanmış, Sultan Süleyman ve Şeyhülislam Ebu’s-Suud Mehmed Efendi bizzat burada hazır bulunmuş ve Ebu’s-Suud Efendi mihrabın temel taşını koymuştur. Cami, Ağustos 1556 senesinde bitmiş, medreselerin kuzeyde bulunan ikisi 1552’de, batı tarafındaki diğer ikisi 1559 senesinde bitmiştir. 1557 senesinde de Dârülhadîs Medresesi’nin inşaatı sona ermiştir.[9] Süleymaniye Külliyesi, biri hadîs öğretimi için (Dârülhadis), biri tıp (Daru’t-tıb) ve dördü genel medrese olmak üzere toplam altı medreseden oluşmaktaydı. Ayrıca külliyede bir sıbyan mektebi, bir imaret, bir hastahane ve Kur’an öğretimi için bir Dâru’l-kurra da bulunmaktaydı.[10] Süleymaniye camiinin kuzey tarafına düşen kısmında medrese-i evvel ve medrese-i sani denilen birinci ve ikinci medreselerle kuzeydoğu kısmında bir hamam ve caminin mihrabı karşısında kıble tarafında bir Dârülhadîs ve caminin tam güneyine tesadüf eden kısmında medrese-i rabi ve bunun doğusunda da medrese-i salis yer alıyordu.[11] Kanuni Sultan Süleyman devrinde müderrislik rütbesi on iki derece itibar olunmuştur. Buna göre Süleymaniye medreseleri “İbtida-i haric, hareket-i haric, ibtida-i dâhil, hareket-i dâhil, muvassıla-i sahn, sahn-ı seman, ibtida-i altmışlı, hareket-i altmışlı, muvassıla-i süleymaniye, hamis-i süleymaniye, Süleymaniye ve Dârülhadis” medreseleridir.[12]
Müderrisleri:
- Emin Kösesi Yahya b. Nureddin (964-967/1560 arası) (İlk müderrisi) (100 akçe ile); Adı Yahya b. Nureddin Hamza olan bu zat, Emin Kösesi diye meşhur olmuştu. Babası Sultan II. Bayezid döneminde hassa emini olmuştu. 892/1486-87 tarihinde dünyaya gelmiş, eğitimini aldıktan sonra mülazemetle bir süre Ayas Paşa’ya hocalık yapmıştı. 924/1518-19 tarihinde önce 25 akçe ile Bursa Kasım Paşa, sonra Şaban 926/Temmuz-Ağustos 1529 tarihinde 30 akçe ile İstanbul İbrahim Paşay-ı Atik, 930 sonu/Kasım sonu 1524 tarihinde Rükneddin Çelebî yerine 40 akçe ile Bursa Yıldırım Han Medresesi’ne, 934/1527-28 tarihinde Humayunname sahibi Ali Çelebî yerine 50 akçe ile Edirne Halebiye, 941//1534-35 tarihinde Eyub Seydi yerine misliyle Çorlu Ahmed Paşa, Muharrem 943/Haziran-Temmuz 1536 tarihinde Perviz Efendi yerine Edirne Darülhadîs Medresesi’ne tayin edilmiş, Rebiülevvel 944/Ağustos 1547 tarihinde Kara Salih yerine Semaniye’den Akdeniz cihetindeki dördüncü medrese olan Ayakkurşunlu Medrese’ye, Rebiülahir 946/Ağustos-Eylül 1539 tarihinde Manav Abdi yerine Bursa Muradiye, 946 sonu/Nisan başları 1540 tarihinde Hafız Acem yerine Ayasofya Medresesi müderrisliğine tayin edilmiş, 957/1550 tarihinde İstanbul kadılığından mütekaid Karasili Hasan Çelebî yerine Semaniye’den Akdeniz cihetindeki ikinci medrese olan Başkurşunlu Medrese’ye müderris olmuş, aynı yıl vefat eden Kemal Çelebî yerine Bağdat kadısı olmuş, 960 sonu/Kasım başları 1553 tarihinde 80 akçe ile mütekaid olmuş, yerine Fudayl Efendi getirilmişti. 964/1556-57 tarihinde Süleymaniye Darülhadisi tamamlanınca önce 100 akçe ile oraya ilk müderris olmuş, Zilkade 967/Ağustos 1560 tarihinde ise iade satmak töhmetiyle bu görevinden azledilmiş, yeri İstanbul kadılığından ma’zûl Niksarî Efendi’ye verilmişti. Muharrem 968/Ekim 1560 tarihinde üzüntüsünden vefat etmişti. Hocası Zenbilli Ali Efendi‘nin kızıyla evlenmişti. (Eserleri; Beyzavî Tesfiri’nden bazı yerlere dair risaleler, Vikaye‘den bazı yerlerle ilgili risaleler, Arapça ve Farsça şiirleri).[13]
- Muslihiddin Mustafa Niksarî Efendi (ö. 969/1561) (967-969/1561 arası) (130 akçe ile); Niksarlı olup eğitimini tamamladıktan sonra birçk medresede müderrislik yapmış, bazı yerlerde müftülük ve kadılık da yapmıştı. Toplam 20 sene kadılık yapan bu zat 961/1553-54 tarihinde İstanbul kadısı, 963/1556-57 tarihinde bu vazifeden azledilerek 967/1559-60 tarihinde Emin Kösesi yerine 130 akçe ile Süleymaniye Darülhadisi‘ne müderris olmuş, Rebiülevvel 969/Kasım 1561 tarihinde efat etmiş ve yeri Muhaşşi Sinan Efendi‘ye verilmişti. İstanbul Emir Buharî Tekkesi avlusunda defnedilmişti.[14]
- Leysizâde Yahya Efendi (ö. 967) (967’den önce); 892’de Nureddin Hamzadan dünyaya geldi. Müderris, Sahn müderrisi, Ayasofya, Süleymaniye Darülhadîs medreselerine müderris oldu. 967’de vefat etti. Âlim, muhaddis bir zat idi. Arapça ve Farsça şiirleri çok sevilirdi. Tarih ve merakib konusunda emsalsiz idi. Kara Çelebizâde 967’de vefat ettiğini söyler.[15]
- Muhaşşi Sinan Efendi (ö. 989/1578) (969-983/1576 arası); Aslen Amasyalı olan bu zat, 893/1488 tarihinde Sonusa’da dünyaya gelmişti. Babası Şeyh Hüsamüddin Halveti tarikatının şeyhlerinin büyüklerinden Amasya‘da medfun Şeyh Habib Karamanî’nin halifelerindendi. Muhyiddin Fenarî ile Alaeddin Cemalî‘den ders almış, 927/1521 tarihinde Sultan Süleyman‘ın hocası Hayreddin Efendi‘den mülazemet alarak 928/1522 tarihinde 25 akçe ile Gelibuku Saruca Paşa, 930/1524 tarihinde 30 akçe ile Edirne Taşlık, 938/1531-32 tarihinde 40 akçe ile İstanbul Davut Paşa, 940/1534-35 tarihinde Emir Hasan Rumî yerine Edirne Darülhadîs Medresesi’ne, 942/1535-36 tarihinde Sahn-ı Seman’ın Akdeniz cihetindeki ikinci medresesi olan Çifte Başkurşunlu Medrese’ye müderris olmuş, yeri de Perviz Efendi‘ye verilmişti. 945/1538-39 tarihinde 60 akçe ile Edirne II. Bayezid Medresesi’ne müderris olarak tayin edilmiş, 946/1539-40 tarihinde de Haleb kadısı olmuştu. Daha sonra Bağdat Beylerbeyi Üveys Efendi‘nin teftişine memur edilen Muhaşşi Sinan Efendi bu Paşa’nın azline sebep olmuşsa da, Üveys Paşa Haleb’e dönüşünde buranın Beylerbeyiliği vazifesi kendisine verilmiş, Safer 946/Haziran-Temmuz 1539 tarihinde Paşa’nın isteğiyle de bu kez Muhaşşi Efendi vazifesinden azledilmişti. Fakat İstanbul’a dönerken Akşehir‘e geldiğinde kendisine Şam kadılığının verildiği haberini almış, 951/1544 tarihinde Bursa, 952/1545 tarihinde Edirne, 954/1547 tarihinde de İstanbul kadılığına getirilmiş, henüz İstanbul’a varmadan Anadolu sadrazamlığına getiriliği haberini almıştı. 958/1551 tarihinde azledildikten sonra hac ziyaretine gitmiş olan Muhaşşi Sinan Efendi, dönüşünde 180 akçe ile 969/1561 tarihinden 983/1575-76 tarihine kadar bu darülhadiste müderrislik yapmıştı. Bu görevinde iken Kadı Beyzavî Tefsiri’ne haşiye yazmış ve Muhaşşî unvanını almıştı. Bunun üzerine nöbette ona 10 mülazım verilmiş, yevmiyesi önce 30, sonra da 40 akçeye çıkarılmıştı. 983/1575-76 tarihinde 180 veya 200 akçe ile yaşlılık ve zayıflık sebebiyle Süleymaniye Darülhadîs hocalığından istifa etti ve yerine Kadızâde Efendi tayin edildi. Bu zat ilim kemerini uzun yıllar belinde tutan faziletli bir âlimdi. 90 yaşını geçmiş iken 12 Safer 986/20 Nisan 1578 tarihinde Pazar günü vefat etmişti. Kayınpederi Sarı Kerez Mescidi avlusunda defnedilmişti. (Eserleri: Haşiye ala Tefsiri Beyzavî, Hidaye’nin Muamelat’ından Kerahiye ve Vesaya bölümlerine Haşiye, Şerh-i Mevakıf, Miftah’a Talikat, Telfih’a Talikat, Tecrid’e Talik).[16]
- Şeyhülislam Kadızâde Ahmed Efendi (983/1575-76’te); Aslen Amasyalı olan 918/1512 tarihinde dünyaya gelmiş, eğitimini tamamladıktan sonra Kadrî Efendi‘den mülazemetle günlük 25 akçe ile Bursa Ferhadiye, 30 akçe ile Hamid Efendi yerine Veliyüddin oğlu Ahmed Paşa Medresesi’ne tayin edilmiş, 950 sonu/Şubat sonları 1544 tarihinde 40 akçeye talipler arasında imtihana tabi tutulmuş, Rumeli sadrazamıi Ebussuud Efendi ile Anadolu sadrazamı Mirim Kösesi önünde imtihan olmuş, nihayetinde Bursa Kaplıca Medresesi müderrisi olmuştu. 953/1546-47 tarihinde İsapaşazâde Halil Bey yerine İstanbul Atik Ali Paşa, 955/1548 tarihinde İmamzâde yerine Üç Şerefeli, 957/1550 tarihinde Emin Kösesi yerine Semaniye’den Akdeniz cihetindeki ikinci medrese olan Çifte Başkurşunlu Medrese’ye müderris olmuş, 960 başları /Nisan başları 1543 tarihinde Süleymaniye medreselerinden doğu taraftaki iki medrese tamamlanınca Mimarzâde ile birlikte buraya müderris olmuştu. Daha sonra kadılığa ayrılan bu zat, Safer 963/Aralık-Ocak 1555-56 tarihinde Haleb kadısı olmuş, Zilkade 967/Ağustos 1560 tarihinde 80 akçe ile tekaüde ayrılmış, yeri Muallimzâde‘ye verilmişti. Veziriazam Semiz Ali Paşa zamanında İstanbul teftişiyle görevlendirilen bu zat, hizmetleri dolayısıyla beğenilmiş, Rebiülevvel 971/Ekim-Kasım 1563 tarihinde Perviz Efendi yerine İstanbul kadılığı ile mükafatlandırılmıştı. Rebiülahir 974/1566 tarihinde Hamid Efendi yerine Rumeli sadrazamlığına gelmişken aynı yılın Zilhicce/Haziran 1567 tarihinde padişah hocası Ataullah Efendi ile tartışması sonucu sadrazamlıktan alınmıştı. Yerine Muallimzâde getirilmişti. 150 akçe gündelik ile talebe okutmaya başlayan bu zat, Veziriazam Mehmed Paşa ile aralarındaki anlaşmazlık sonucunda Edirne‘ye taşınmış, Safer 981/Haziran 1573 tarihinde hocası Kara Kasım yerine 200 akçe ile Edirne Darülhadisi’ne müderris olmuş, Rebiülahir 982/Temmuz-Ağustos 1574 tarihinde vefat eden oğlu Sermin kadısı Abdurrahman Efendi‘ye olan üzüntüsünden bu Darülhadisi bırakmış, İstanbul’a gelerek buraya yerleşmişti. Yerine Azmi Efendi getirilmişti. Aynı yılın Ramazan/Aralık-Ocak 1574-75 tarihinde III. Murad tahta çıktığında maaşı 50 akçe daha artırılmıştı. Safer 983/Mayıs-Haziran 1575-76 tarihinde Sinan Efendi yerine Süleymaniye Darülhadisi‘ne tayin edilmişse de bir ay sonra Abdurrahman Efendi yerine tekrar Rumeli sadrazamıi olmuş, 5 Şaban 985/18 Ekim 1577 tarihinde vefat eden Hamid Efendi yerine şeyhülislam olmuş, 11 Rebiülahir 988/26 Mayıs 1580 tarihinde Çarşamba günü mide rahatsızlığından vefat etmiş, Fatih‘te Küçük Karaman’da Çukur Hamam’a yakın evi karşısındaki mescid ve Darülkurrası avlusunda defnedilmişti. 988/1580 tarihinde yapılan Çırçır Mescidi de onun eseridir. (Eserleri; Haşiye-i Beyzavî, Haşiye-i Tecrid (Mahiyet bahsi), Haşiye ala Sadri’ş-Şeria (baş tarafı), Şerhu’l-Hidaye (Kitabu’l-Vekale’nin tamamı), Talikat ale’l-Mevakıf, Haşiye-i Şerh-i Miftah(İkinci fennin sonuna kadar), Talikat ale’t-Telvih, Terceme-i Madeni’l-Cevahir ve Ravzatu’l-Havatir, Fetava).[17]
- Ahizâde Mehmed Efendi (ö. 989/1581) (983-989/1580 arası); Annesinin babası Muhaşşi Ahi Çelebî olduğu için kendisine Ahizâde denilen bu zat, 930 başı/1523 Kasım ayı ortaları dünyaya gelmiş, eğitimini tamamladıktan sonra bazı medreselerde müderrislik ve bazı yerlerde kadılık yapmıştı. Daha sonra 979/1571-72 tarihinde Anadolu Sadrazamı, 981/1573-74 tarihinde emekli olarak 983/1575-76 tarihinde de Kadızâde Ahmed Şemseddin Efendi yerine Süleymaniye Darülhadisine müderris olmuştu. 24 Zilkade 989/31 Aralık 1580 tarihinde vefat etmiş, yerine Mirim Kösesizâde geçmiş ve Ahi Çelebî avlusuna defnedilmişti.[18]
- el-Mevlâ Abdul Kerim Salıh Molla (ö. 996/1587) (989’da tayin edildi); Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamlarından Mîrim Kösesi demekle maruf olan Muhammed Efendi’nin kıymetli oğludur. Hasepleri babası tarafından Kadızâde Rûmî’ye, anne tarafından da Ali Kuşçu‘ya dayanmaktadır. 930/1523-24 yılında doğdu. İlim tahsil edecek yaşa geldiğinde ilk bilgilerini ve ilk feyzini babasından aldı. Daha sonra zamanın âlimlerinden Sahn müderrisi Saçlı Emîr Efendi‘nin hizmetine girdi. Onun ilminden istifade etti. Ondan sonra Çivizâde Şeyh Muhammed Efendi‘nin dergâhına intisab edip onunda ilim ve feyzinden de istifade etti. 955 yılında ilk önce 40 akçe ile İstanbul‘da Kadı Hüsam Medresesi’ne müderris oldu. 963 yılında Şeyhî Efendi yerine Çorlu’daki Ahmed Paşa, 965’de Kara Dede yerine İznik Süleymaniye Medresesi’ne hoca oldu. 996 yılında Dursun Efendi yerine Sahn müderrisi oldu. 971 yılında Karamanîzâde Muhammed Efendi yerine Edirne Bayezidiyesine hoca oldu. 974 yılında Şeyhî Efendi yerine Süleymaniye Medresesi’ne hoca oldu. 978 yılında Hasırzâde Efendi yerine Edirne Selimiyesine hoca oldu. 981 yılında Narınzâde yerine Mısır kadısı oldu. 980 yılında Samsunîzâde Mahmud Efendi yerine Şam kadısı oldu. Bunlardan başka Bursa kadılığı: 984’te, İstanbul kadılığı: 986; 988/1580 tarihinde Anadolu sadrazamı, 989/1581 yılında İvaz Efendi vefat edince Süleymaniye Darülhadisine hoca oldu. 991/1583 tarihinde Rumeli Sadrazamlığına tayin edilmiş, yeri Abdülkadir Şeyhî Efendi‘ye verilmişti. 993’de emekliye ayrıldı. 996/1587-88’de vefat etti. Bu zat ilimlerin inceliklerini, astronomiyi, hendeseyi, usul ve furu ilimlerini çok iyi biliyordu. İffetli, nezih, salih, muttaki, vakur, edip biri idi.[19]
- Şeyhülislam Abdülkadir b. Müeyyedî Şeyhî Efendi (ö. 1002/1593-94) (991’de tayin edildi); Bu zat Sultan Bayezid ve Sultan Selim dönemlerinde sadrazamlık yapmış olan Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi‘nin biraderi Seccadenişin Hacı Efendi hazretlerinin oğludur. 920/1514-15’de doğdu. Buluğ çağına geldikten sonra ilim tahsiline başladı. Tahsilini bitirdikten sonra zamanının bazı âlimlerinden ders aldı. Şeyhülislam Ebussuud Efendi‘nin dergâhına intisap ederek onun ilim ve feyzinden istifade etti. Başlangıçta 30 akçe ile Gelibolu‘da Sarıca Paşa Medresesi’ne hoca oldu. Bu esnada Molla Mevhum‘e damat oldu. Sonra 40 akçe ile Bursa‘da Yıldırım Medresesi’ne hoca oldu. 958 Şevval’inde Çorlulu Ahmed Paşa Medresesi’ne hoca oldu. 963 yılında Kınalızâde Ali Efendi yerine Haseki Medresesi’ne hoca oldu. 964 yılında Şah Efendi yerine şah hocalığına getirildi. 967’de Kara Abdurrahman Efendi yerine 60 akçe ile Ayasofya müderrisi oldu. 970’te Garik Arapzâde yerine Süleymaniye medreselerinden birine hoca oldu. 974’te Kınalızâde Ali Efendi yerine Şam hakimi oldu. 977’de Şah Efendi yerine İstanbul kadısı oldu. 978/1570-71’de Anadolu sadrazamı oldu. 979/1571-72 tarihinde Rumeli sadrazamıi oldu. 981/1573-74’de emekli oldu. 991/1583’de Salih Molla Efendi yerine Süleymaniye Darülhadisi maaşına ilave edildi. 995/1586-87’te Şeyhülislam Çivizâde yerine Şeyhülislam oldu. 997’de 200 akçe ile emekliliğe ayrıldı. 5 yıl vazifeden uzak kaldı. İlim ve ibadetle meşgul oldu. 1002/1593-94’de vefat etti. Eyyub‘da babasının mezarı yakınına defnedilmişti. Bu zat ilim ve irfan sahibi, takva sahibi, müfti, müderris ve yüce kadri olan biri idi.[20]
- Şeyhülislam Zekeriya b. Bayram Efendi (ö. 1001/1593) (995’te tayin edildi); Ankaralıdır. 920/1514-15’de doğmuştur. Tahsil yıllarında küçük kardeşi Yakub Efendi‘den terbiye ve ders almıştır. Sonraki yıllarda Sahn müderrisi olan Arapzâde Abdulbaki Efendi‘nin darülifadelerinde ilim ve fazilet kazanmakla meşgul oldu. Daha sonra Malül Emir Efendi‘nin hizmetlerinde de bulunarak ondan istifade etti. 950 tarihinde Malul Emir Efendi ikinci defa Mısır kadısı olduğunda onun hizmetinde beraber oldu ve Şeyh Ali Makdisî ile beraber bu zatın derslerine devam etti. 954 yılında hocaları Mirim Kösesi yerine Anadolu sadrazamı olunca tezkirecilik hizmeti ile hocasının yanında oldu. İlk vazife olarak yirmi akçe ile Bursa‘da Hamzabey Medresesi’ne müderris oldu. Sonra Bursa kadısı Karaçelebi’nin arzı ile terakki etti. 961 yılında Sultan Süleyman Han Nahçivan seferine çıktığında bu sefere o da iştirak etti ve 30 akçe ile Çendik Medresesi’ne hoca oldu. Sonra 40 akçe ile Kaplıca Medresesi’ne hoca oldu. 970’te ayrıldı. 975 yılında Kepenkçizâde Süleyman Efendi yerine Edirne Üç Şerefeli pâyesi verildi. 977 yılında Bostanzâde Muhammed Efendi yerine Sahn müderrisi oldu. 980 yılında Bahaeddinzâde yerine Sultan Selim‘in eski darülifadesine atandı. 981 yılında Ümmüveledzâde yerine Halep kadısı oldu. 985 yılında Bursa hakimi oldu. İstanbul kadılığı da yaptı. 989/1581 yılında İvaz Efendi yerine Anadolu sadrazamı oldu. 995/1586-87 yılında Şeyhülislam olan Şeyhi Efendi yerine Süleymaniye Darülhadîs hocası oldu. 997/1588-89 tarihinde Niğbolulu Bostanzâde Muhammed Efendi yerine Rumeli sadrazamı oldu. 998’de umum vazifelerinden uzaklaştırıldı ve isteği ile emekliliğe ayrıldı. 999/1590-91’de tekrar sadrazam oldu. 1000 yılında Şeyhülislam oldu. 26-27 Receb 1001/28-29 Nisan 1593 tarihinde (Mirac Gecesi) vefat etti. Çarşamba‘da Sultan Selim Camii yakınındaki Darülhadisi avlusuna defnedilmişti. Hayratına gelince İstanbul’da Çarşamba semtinde medresesi vardır. Bir de darülhadîs yaptırmıştır. (Eserleri; Şerhü’l-Hidaye (Kitabu’l-Vekale’den sonuna kadar olup, İbn Hümam’a zeyl olarak yazılmıştır), Haşiye ala Tefsiri’l-Beyzavî (A’raf suresine haşiye), Şerhu Miftahi Şerîfi, Haşiye ala Sadri’ş-Şeria).[21]
- Niğbolulu Osman Efendi (ö. 1000/1592) (997’de tayin edildi); Mülazemetle Siyavuş Paşa‘ya hoca ve bazı medreselerde müderrislik yapmış, Şevval 995/Eylül 1587 tarihinde Hasan Kethüdazâde yerine Süleymaniye’den birinci medreseye, Cemaziyelevvel 997/Mart-Nisan 1589 tarihinde Zekeriya Efendi yerine Süleymaniye Darülhadisine tayin olmuş, Şevval 1000/Temmuz-Ağustos 1592 tarihinde Sultan Murad’ın Manisa‘daki medresesi tamamlanınca buranın ilk müderrisi olmuş, yeri Hoca Sadeddinzâde‘ye verilmişti. 4 Zilkade 1000/12 Ağustos 1592 tarihinde vefat etmişti.[22]
- Hoca Sadeddinzâde Şeyhülislam Esad Efendi (ö. 1034/1625) (1001-1004/1596 arası); Hoca Sadeddin Efendi’nin oğlu olan bu zat, 10 Muharrem 978/15 Haziran 1570 (Aşure) günü dünyaya gelmiş, eğitimini tamamladıktan sonra bazı medreselerde müderrisliklerde bulunmuştu. Muharrem 1000/Ekim-Kasım 1591 tarihinde Süleymaniye’deki birinci medreseye, 26 Şevval 1001/26 Temmuz 1593 tarihinde Osman Efendi yerine Süleymaniye Darülhadisi‘ne tayin edilmişti. Cemaziyelahir, 1004/Şubat 1596 tarihinde Edirne kadılığına getirilmiş, yeri ise Ebu’l-Meyamin Efendi‘ye verilmişti. Daha sonra kadı, sadrazam ve şeyhülislam olmuş, 14 Şaban 1034/23 Mayıs 1625 tarihinde vefat etmiş, Eyyub‘da babasının ve biraderinin yanında defnedilmişti. (Eserleri: Üç dilde yazılmış şiirleri ve müretteb Divanı vardı. Kaside-i Bürde’yi tahmis etmişti).[23]
- Şeyhülislam Ebu’l-Meyamin Mustafa Efendi (ö. 1015/1606) (1004’te tayin edildi); 953/1546-47 tarihinde dünyaya gelmiş olan bu zat, mülazemet aldıktan sonra bazı yerlerde müderrisliklerde bulunmuş, Cemaziyelahir 1002/Mart 1574 tarihinde Nakib Yahya Efendi yerine Süleymaniye medreselerinden birine tayin edilmiş, Cemaziyelahir 1004/Şubat 1596 tarihinde Esad Efendi yerine Süleymaniye Darülhadisi‘ne, Cemaziyelahir 1005/Ocak-Şubat 1597 tarihinde Katibzâde yerine Hakaniye-i Vefa‘da müderris olup, yerine Memikzâde getirilmişti. 11 Receb 1006/17 Şubat 1598 tarihinde İstanbul Safiye Sultan Medresesi’ne ilk müderris olarak tayin edilmiş, yerine Katibzâde tayin edilmişti. Daha sonra kadılık ve şeyhülislamlık makamlarında bulunmuş, 22 Receb 1015/23 Kasım 1606 tarihinde Perşembe günü vefat etmişti. Fatih‘teki evi karşısında yapılmış camii avlusuna defnedilmişti. (Eserleri; İmtihan Risalesi, Fıkıhta Eşbah ve Nezair’e Talikat).[24]
——————————————————————————————————————————————————————————————————————————————–
Bu yazı Dârülhadis Araştırma Projeleri kapsamında yayın hazırlıkları halen devam etmekte olan “Osmanlı İlim Geleneğinde İstanbul Dârülhadisleri ve Müderrisleri” başlıklı çalışmadan alınmıştır.
[1] Ahmet Gül, a.g.e., s. 171.
[2] Ali Yardım, “Darülhadis”, DİA, VIII, 531; Cahit Baltacı, Osmanlı Medreseleri, s. 889-890; Ahmet Gül, a.g.e., s. 171; Ahmet Ulusoy, a.g.e., 77; Kütükoğlu, XX. Asra Erişen İstanbul Medreseleri, s. 108, 124; http://www.immimarlik.com.tr/Resimler/SiteIcerik/Suleymaniye.pdf
[3] Ahmet Gül, a.g.e., s. 171.
[4] Ataî, a.g.e., II, 100.
[5] Ataî, a.g.e., II, 18-19.
[6] Ali Yardım, a.g.e., s. 87.
[7] Ali Yardım, a.g.e., s. 88.
[8] Demircanlı, a.g.e., s. 363.
[9] Ahmet Ulusoy, a.g.e., s. 77; Uzunçarşılı, a.g.e., s. 34.
[10] Ahmet Ulusoy, a.g.e., s. 77.
[11] Ahmet Ulusoy, a.g.e., s. 78; Uzunçarşılı, a.g.e., s. 33.
[12] Ahmet Ulusoy, a.g.e., s. 78; Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, (İstanbul, Matbaa-i Âmire, (t.y.), s. 103.
[13] Ataî, a.g.e., I, 19; Mecdî Efendi, a.g.e., I, 517; Ebü’l-Abbas Şehabeddin Ahmed b. İdris b. Abdürrahim Karafî, (684/1285), el-İkdü’l-manzum fî’l-husus ve’l-umum, (dirase ve tahkik: Muhammed Alevi Bensar), (Dârülbeyzâ, Vizaretü’l-Evkaf ve’ş-Şuuni’l-İslâmiyye, 1997/1418), s. 341; Mehmed Süreyya, a.g.e., IV, 115; İbnü’l-İmad, Ebü’l-Felah Abdülhay b. Ahmed b. Muhammed, Şezeratü’z-zeheb fî ahbari men zeheb, (Beyrut, Dâru İhyai’t-Türasi’l-Arabi, (t.y.), VIII, 354; Ahmet Gül, a.g.e., s. 152, 172.
[14] Ahmet Gül, a.g.e., s. 172.
[15] Mehmed Süreyya, a.g.e., IV, 633.
[16] Ataî, a.g.e., II, 248-251; Ahmet Gül, a.g.e., s. 172.
[17] Ataî, a.g.e., II, 260-261; İlmiye Salnamesi, (Darülhilafetilaliyye, Matbaa-i Amire, (t.y.), s. 393; Mehmed Tahir, a.g.e., I, 40; Ahmet Gül, a.g.e., s. 157-158; 172.
[18] Ataî, a.g.e., II, 264-265; Ahmet Gül, a.g.e., s. 172.
[19] Ataî, a.g.e., II, 303-304; Ahmet Gül, a.g.e., s. 172.
[20] Ataî, a.g.e., II, 327; Müstakimzade Süleyman Sa’deddin Efendi, Devhatü’l-meşayih, (y.y., t.y.), Devhatü’l-Meşayih, s. 33; İlmiye Salnamesi, s. 404; Ahmet Gül, a.g.e., s. 172.
[21] Ataî, a.g.e., II, 323; İlmiye Salnamesi, s. 412; Mehmed Tahir, a.g.e., II, 427; Ahmet Gül, a.g.e., s. 173.
[22] Tarih-i Silsile-i Ulema, Tarih-i silsile-i ulema: kadı ve müderrislerin devlet ricalinin tayin ve azillerine ait defter, (y.y.), yazma, (t.y.), Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi, nr. 2142, vr. 56a.
[23] Ataî, a.g.e., II, 690-691; İlmiye Salnamesi, s. 437; Müstakimzade, a.g.e., s. 45; Ahmet Gül, a.g.e., s. 174.
[24] Ataî, a.g.e., II, 511-513; İlmiye Salnamesi, s. 432; Ahmet Gül, a.g.e., s. 174.