Bahaeddinzade Mehmed Muhyiddin (952/1545)

HAYATI:

Tam adı Muhyiddin Muhammed b. Bahaeddin b. Lütfullah’tır.[1] Aslen Balıkesirlidir. Bahaeddin adında bir zatın oğlu olduğu için Bahaeddinzade diye meşhur oldu. İbnü’l-İmad kendisini şu ifadelerle tanıtmaktadır: “es-Sufi, el-Hanefi, el-İmam, el-Allame, el-Muhakkik, el-Muammer, el-Münevver, eş-şehir bi-Bahaeddinzade”.

Bahaeddinzade ilk tahsiline babasından ders alarak başladıktan sonra tahsilini Hatibzade Muhlihuddin Kastallani ve Sultan Bayezd’in hocalarından Muarrifzade’nin derslerine devam ederek sürdürdü. Dönemin geleneğine uygun olarak tahsilini ikmal ettikten sonra tasavvufa meylederek Bayrami tarikatı meşayihiden İskilipli Muhyiddin Yavsi’ye intisap etti. Tarikat eğitimini bu zatın yanında tamamlayarak irşad için icazet aldı. Bir müddet Balıkesir’de irşad faaliyetini sürdürdükten sonra İstanbul’a geldi. Burada şeyhi İskilibibli Muhyiddin Efendi’nin tekkesinde şeyhlik yapan Abdurrahim el-Müeyyidi’nin vefat etmesi üzerine bu tekkenin şeyhliği kendisine tevdi edildi.[2] 951/1544 yılında hacca gitti. Hacc dönüşü Kayseri’de 952/1545 senesinde vefat etti. Burada Şeyhinin Şeyhi İbrahim el-Kayseri’nin yanına defnedildi.[3] Bahaeddinzade etti azm dergeh-i “bî çûn” ibaresi vefatına tarih düşürülmüştür.[4]

Zenbilli Ali Cemali Efendi (ö. 932/1526) şeyhu’l-İslamlığı döneminde fetva veremeyecek kadar rahatsızlandığı sırada bir yardımcı nasp etmesi teklif edildi. Şeyhu’l-İslam takvası, vera’ı ve güvenilir bir şahıs olması dolayısıyla Mehmed Muhyiddin Efendi’yi görevlendirdi.[5]

Muhyiddin Mehmed Efendi gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyen ve hakkı müdafa hususunda kınayanın kınamasına aldırmayan bir şahsiyetti. Kaynaklar onun şecaat ve cesaretine örnek olarak vezir İbrahim Paşa (ö. 942/1536) ile aralarında geçen bir tartışmayı naklederler. Şöyle ki Muhyiddin Mehmed Efendi İbrahim Paşayı tenkid eder. Bu tenkitten rahatsız olan vezir bir daha bu tür sözler söylememesi için Bahaeddinzade’yi uyarır. Buna karşılık Bahaeddinzade şöyle der: “Ben tenkidlerimden vazgeçmem, vezirden de çekinmem. Benim hakkımda o üç şey yapmaya muktedirdir; 1. Öldürebilir. Bunu yaparsa şehit olurum. 2. Hapsedebilir. Bu benim için uzlet ve halvet olur ki uzlet de bizim yolumuzdur. 3. Sürgün edebilir ki o da hicret olur. Bu üç hal benim için sevap olur.”[6]

Bahaeddinzade Mehmed Efendi tefsir, hadis başta olmak üzere akli ve nakli ilimlerde tam bir maharet sahibi idi. Muhyiddin Mehmed Efendi hakkında Semih Ceyhan tarafından “Bayramîye Meşâyihinden Bahâeddinzâde Muhyiddin Mehmed Efendi ve Vahdet-i Vucûd Risâlesi”[7] isminde bir çalışma yapmıştır.

ESERLERİ:

Hadis ilminde mahir bir âlim olmasına rağmen bu sahada herhangi bir eser yazmamış olan Mehmed Muhyiddin Efendi diğer ilim dallarına dair bazı eserler kaleme almıştır. Bu eserler şunlardır:

  • el-Kavlü’l-Fasl:[8]
  • Şerhu Esmâ-i Hüsnâ:[9]
  • Risâletü’t-Tevhîd:[10]
  • Risâletü’l-Vucûd:[11]
  • Risâletü Sırrı’l-kader:[12]
  • Mudâfaanâme fî Hakkı Şeyh-i Ekber:[13]
  • Risâle fî Beyâni’l-Vucudiel-Mümkini ve’l-Vacib:[14]
  • Şerhu’l-Esmai’l-Hüsna:[15]
  • Risâle fî Vahdeti’l-Vucud:[16]
  • Risâle fi’t-tevhîd ve’l-A’mali’s-Salihât:[17]
  • Risâle fî Nusreti’s-sufiyye:[18]
  • el-Vasiyyetü’l-bahaiyye:[19]
  • Risâle fi Beyan-Adabü’t-Tevhid:[20]
  • Risâle fi’l-Cihâd:[21]

[1] Taşköprüzade, eş-Şekaiku’n-Numaniyye, 434; Mecdi, Şekaik Tercümesi, 429; Kehhale, Mu’cemu’l-Müellifin, IX, 121; İbnü’l-İmad, Şezerat, X, 421;

[2] Taşköprüzade, eş-Şekaiku’n-Numaniyye, 432; Mecdi, Şekaik Tercümesi, 427.

[3] Taşköprüzade, eş-Şekaiku’n-Numaniyye, 434; Mecdi, Şekaik Tercümesi, 429; Mehmed Süreyya, Sicilli Osmani, IV, 344.

[4] Mecdi, Şekaik Tercümesi, 429; Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, I, 41.

[5] Taşköprüzade, eş-Şekaiku’n-Numaniyye, 433; Mecdi, Şekaik Tercümesi, 428.

[6] Taşköprüzade, eş-Şekaiku’n-Numaniyye, 432; Mecdi, Şekaik Tercümesi, 428.

[7]Hacı Bayrâm-ı Velî Uluslararası Sempozyum 14-16 Aralık 2012 Ankara = Hacı Bayrâm-ı Velî International Symposium December 14-16 2012 Ankara, 2012, s. 283-304, 624-637.

[8] İmamı Azam’ın el-Fıkhu’l-Ekber eserinin tasavvuf ve kelam metodunu mecz ederek şerh edilmiş olan eserin 1994’te İstanbul 1998’de Beyrut’ta olmak üzere iki baskısı yapılmıştır. Yazma nüshaları: Süleymaniye Ktp., Rağıp Paşa Bölümü, nr., 788-789; Beyazıd Devlet Ktp., Beyazıd Bölümü, nr, 3083. Katip Çelebi eseri şu ifadelerle tanıtmaktadır: “Kelam ve tasavvuf neşvesi ile konular açık ve muhkem olarak ele alınmıştır (Keşfu’z-Zunun, II, 1287).

[9] Katip Çelebi, Keşfu’z-Zunun, II, 1034. Yazma nüshaları Topkapı Sarayı Müzesi Ktp., EmanetHazinesi, nr., 849; Selim Ağa Ktp, Hüdayi Efendi Bölümü, 509 numarada kayıtlı bulunmaktadır.

[10] Eserin yazma nüshası Süleymaniye Ktp., Halet Efendi Bölümü, 817 numarada kayıtlıdır.

[11] Eserin yazma nüshası Atıf Efendi Ktp., 2851 numarada yer almaktadır.

[12] Yazma nüshaları Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi Bölümü, nr., 2726; Aynı Ktp, Reşid Efendi Bölümü,  480; Aynı Ktp., Çelebi Abdullah Bölümü, 392 numaralarda kayıtlı bulunmaktadır.

[13] Eserin herhangi bir kütüphane kaydı tespit edilememiştir.

[14] Eserin yazma nüshası için bkz., Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Bölümü, nr., 2047, vr., 97-99.

[15] Eserin yazma nüshası içinbkz., Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Bölümü, nr., 2047, vr., 1-97; Aynı Ktp., Çelebi Abdullah Bölümü, nr., 175, vr., 1-66.

[16] Eserin yazma nüshası için bkz., Süleymaniye Ktp., Esad Efendi Bölümü, nr. 1441, vr., 106-121.

[17] Eserin yazma nüshası için bkz., Süleymaniye Ktp., Halet Efendi Bölümü, nr., nr., 817, vr., 38-76.

[18] Eserin yazma nüshası için bkz., Süleymaniye ktp., Lala İsmail Bölümü, nr., 706, vr., 463-469.

[19] Eserin yazma nüshası için bkz., Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi Bölümü, nr., 1116, vr., 157-161.

[20] Eserin yazma nüshası için bkz., Rağıp Paşa Ktp., nr., 1460, 219 vr.

[21] Eserin yazma nüshası için bkz., Rağıp Paşa Ktp., nr., 1279, vr., 128-139.