EBÜLHAYR ŞEMSEDDİN MUHAMMED el-CEZERÎ (İBNÜ’L-CEZERÎ) (833/1429)

Hayatı

Ebülhayr künyesi ile tanınan âlimimizin tam adı Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Yusuf’dur.[1] Bugünkü Şırnak’a bağlı olan Cizre (Cezîre-i İbn Ömer) ilçesinden olduğu için Cezerî nisbesiyle anılmaktadır. 25 Ramazan 751/26 Kasım 1350’de Dımaşk’ta doğdu.[2] 13 yaşında Kur’an’ı ezberledikten sonra kıraat ilimlerini tahsil yanında İbnü’l-Buhârî diye tanınan Ali b. Ahmed b. Abdülvâhid’in talebelerinden hadis dinledi. Bu arada ilmî seyahatlarda bulundu. 768/1366’da hacca gitti. Burada bir yıl kaldıktan sonra Mısır’a geçti. 770/1368’de Dımaşk’a döndü. Fazla geçmeden ebeveyniyle birlikte tahsilini ilerletmek için ikinci defa Mısır’a gitti. Burada meşhur kıraat âlimlerinden kıraat dersleri aldı. Abdülmü’min b. Halef ed-Dimyâtî ve Muhammed b. İshak el-Eberkûhî’nin bazı talebelerinden hadis dinledi. Şâfiî fakihi Abdürrahim b. Hasan el-İsnevî’den fıkıh dersleri aldı. Ardından tekrar Dımaşk’a döndü ve meşhur hocalardan kırâat-i seb’aya göre hatim indirdi. 778/1376 tarihinde üçüncü defa Mısır’a gitti. Burada tahsilini tamamladıktan sonra, Dımaşk’ta Emeviyye Camii’nde Kubbetü’n-nesr’in altında kıraat okutmaya başladı. Uzun müddet sürdürdüğü bu dersleri Endülüs, Yemen, Hindistan, Rum ve Acem taraflarından gelen talebelerin ilgi odağı oldu. Kendisine ayrıca Âdiliyye Medresesi kıraat şeyhliği verildi. Bilâhare Eşrefiyye Dârülhadisi şeyhliğine getirildi. Sonra Ümmü’s-Sâlih Türbesi kıraat şeyhliğini de üstlenen Cezerî Dımaşk’ta bir dârü’l-Kur’ân yaptırdı. Bu müesseselerde çok sayıda insan yetiştirdi. 792/1390’da ikinci defa hacca giden âlimimiz 793/1391’de Şam kadılığına getirildi.

Mısır’da mallarına el konulduğu için 798/1395 yılında Mısır ve İskenderiye üzerinden deniz yoluyla Anadolu’ya geçerek Bursa’ya geldi. Yıldırım Bayezid’in iltifatına mazhar oldu. Kendisine yüksek miktarda maaş bağlandı, şerefine Bursa Ulu Camii’nde, Yıldırım Bayezid Dârulkurrâ’sı açılarak burada talebe yetiştirmesi sağlandı. Padişahın teklifi üzerine İstanbul kuşatmasına ve Niğbolu Savaşı’na katılarak padişahın danışmanlıklarında bulundu. Dönüşte tekrar Bursa’ya gelerek talebe yetiştirmeye devam etti ve kitaplar telif etti. Padişahın oğulları Mehmed, Mustafa ve Mûsâ da talebeleri arasında yer aldı.

İbnü’l-Cezerî, Ankara Savaşı’na Yıldırım Bayezid’le birlikte katılarak esir düştü. Şöhretini haber alan Timur kendisine yakın alaka gösterdi. Ardından beraberinde götürüp Keş’te inşa ettirdiği medresede görevlendirdi. Burada Begavî’nin Mesâbîhü’s-Sünne’si üzerine üç cildlik bir şerh kaleme aldı. 807/1405’de Timur’un vefatı üzerine torunundan izin alarak Semerkant’tan ayrıldı. Uğradığı Buhara’da bir müddet ders verdi. Buhara’dan Herat’a ulaştığında Sultan Mirza Şâhruh kendisini şehrin dışında karşıladı. Buhada da bir süre Sahîh-i Buhârî’yi ve Mesâbîhü’s-Sünne’yi okuttu. Yezd ve İsfahan şehirlerinde kısa süreli dersler verdi. Şiraz’a geldiğinde Sultan Pîr Muhammed onu alıkoydu. Burada da çok sayıda talebe okuttu. Ardından Sultan kendisini kadı tayin etti. Başta burada kalmayı istemeyen İbnü’l-Cezerî bir müddet sonra benimsediği Şiraz’da kalarak burada da bir dârü’l-Kur’ân yaptırdı.

Üçüncü defa haccetmek niyetiyle 822/1419’da yola çıkan İbnü’l-Cezerî, Basra-Mekke arasında bedevî Araplar’ın saldırısına uğrayarak soyuldu. Canını zor kurtararak Uneyze’ye sığındı. Bu civarda bir müddet kaldıktan sonra Mekke ve Medine’ye ulaştı. Haccını ifa ettikten sonra Şiraz’a geri döndü. Yol boyunca uğradığı yerlerde kıraat dersleri vermeyi sürdürdü. 827/1424 senesinde doğum yeri olan Dımaşk’a, buradan da Kahire’ye gitti. Sultan Eşref Barsbay kendisine saygı gösterdi, Aynı yıl gerçekleştirdiği dördüncü haccından sonra Yemen’e gitti. Yemen meliki Mansur Abdullah ona ilgi gösterdi; kendisinden hadis dinledi. 828/1425 senesinde beşinci haccını ifa ederek buradan tekrar Kahire’ye geçti. Oradan da Dımaşk ve Basra üzerinden Şiraz’a ulaştı. 5 Rebîülevvel 833/2 Aralık 1429’da Şiraz’da evinde vefat etti ve kendi yaptırdığı dârü’l-Kur’ân’a defnedildi.[3]

Âlimimizin altı oğlu ve dört kızı olmuştur.

İbnü’l-Cezerî’nin tutku derecesinde bağlı bulunduğu ilim kıraat ilmidir. Bu sahanın uzmanı olan kırk kadar âlimden ders aldı ve sayısız talebe okuttu. Gençlik yıllarında hadis tahsiline ciddi şekilde eğildiği gibi yetişkinlik döneminde gittiği her yerde hadis dersleri de vermiştir. Sahîh-i Buhârî’yi ve kendi eseri Şerhu’l-Mesâbîh’i çeşitli talebe gruplarına takrir etmiş, Kahire’de Ahmed b. Hanbel ve Şâfiî’nin el-Müsned adlı eserlerini okutmuştur. Suyûtî onun için, “Kıraatte eşsiz bir imamdı” dedikten sonra hadiste hâfız olduğuna işaret etmiştir.[4]

İbnü’l-Cezerî hem ilmî hem de fiilî olarak tasavvufun içinde olmuş, birkaç tarîkattan icazet almış ve tasavvufta da şeyhlik mertebesini ihraz etmiştir.[5]

Eserleri

İbnü’l-Cezerî başta kıraat olmak üzere hadis, tefsir, fıkıh, tasavvuf ve sair sahalarda sayısı 100’ü bulan kitap kaleme almıştır.[6]

  1. Ebeveyü’n-Nebî.[7]
  2. en-Neşr fi’l-Kırââtî’l-Aşr.[8]
  3. Tayyibetü’n-Neşr fi’l-Kırââti’l-Aşr.[9]
  4. Takrîbü’n-Neşr fi’l-Kırââti’l-Aşr.[10]
  5. ed-Dürre fî JKırââti’s-Selâseti’l-Mütemmime li’l-Aşere.[11]
  6. Tahbîrü’t-Teysîr fî Kırââti’l-Eimmeti’l-Aşere.
  7. et-Temhîd fî İlmi’t-Tecvîd.
  8. Mukaddimetü’l-Cezerî (Mukaddime fi’t-Tecvîd).
  9. Müncidü’l-Mukriîn ve Mürşidü’t-Tâlibîn.
  10. Hidâyetü’l-Ehere fîTetimmeti’(l-kırââti’)-Aşere.
  11. Nihâyetü’l-Berere fi’l-Kırââti’s-Selâs ez-Zâide ale’l-Aşere.
  12. el-Elgâzü’l-Cezeriyye (Erbaûne Mes’ele Mine’l-Mesâili’l-Müşkile fi’l-Kırâât).
  13. el-İkdü’s-Semîn fî Elgâzi’l-Kırâa.
  14. Kifâyetü’l-Elma’î fî Şerhi Kavlihî Teâlâ ‘ve Kîle yâ Ardubleî’[12]
  15. et-Tezkâr fî Rivâyeti Ebân b. Yezîd el-Attâr.
  16. Tuhfetü’l-İhvân fi’l-Hulfi Beyne’ş-Şâtıbiyyeti ve’l-Unvân.
  17. Kıt’a min Mevlidi’ş-Şerîf.[13]
  18. Mevlidü’n-Nebî.[14]
  19. Zâtü’ş-Şifâ fî Sîreti’n-Nebiyyi’l-Mustafâ ve Ashâbihi’l-Erbaati’l-Hulefâ.[15]
  20. Câmiu’l-Esânîd.[16]
  21. Nihâyetü’d-Dirâyât fî Esmâi Ricâli’l-Kırâât.
  22. Gâyetü’n-Nihâye fî Tabakâti’l-Kurrâ.
  23. ed-Derecâtü’l-Aliyye fî Tabakâti Ulemâi’l-Hanefiyye.
  24. Muntasaru Târîhi’l-İslâm li’z-Zehebî.[17]
  25. ez-Zehrü’l-fîih fî zikri Men Tenezzehe ani’z-Zünûbi ve’l-Kabâih.[18]
  26. Cevâbü İbni’l-Cezerî an Hükmi Mütâlaati Kütübi’b-ni’l-Arabî.[19]
  27. Manzûme fi’l-Felek.[20]
  28. el-İsâbe fî Levâzimi’l-Kitâbe.[21]
  29. 29. Kâşifü’l-Hasâsa an Elfâzi’l-Hulâsa.[22]
  30. el-Hısnü’l-Hasîn min Kelâmi Seyyidi’l-Mürselîn.
  31. Miftâhu’l-Hısni’l-Hasîn.
  32. Uddetü’l-Hısni’l-Hasîn min Kelâmi Seyyidi’l-Mürselîn.
  33. el-Mas’adü’l-Ahmed fî Hatmi Müsnedi’l-İmâm Ahmed.
  34. el-Bidâye fî Me’âlimi’r-Rivâye.
  35. Tarfetü’l-Alim min Kelâmi Ebi’l-Kâsım.
  36. el-Erbe’ûne’z-Zâhireti’l-Mensûbe ile’l-Itrati’t-Tâhire.
  37. İkdü’l-Leâlî fi’l-Ehâdîsi’l-Müselseleti’l-Avâlî.
  38. el-Erba’ûne’l-Avâlî.
  39. Mukaddimetü İlmi’l-Hadîs.
  40. 40. Esne’l-Metâlib fî Menâkıbi Seyyidinâ Ali b. Ebî Tâlib.
  41. el-Ehâdîsü’l-İşrûne’l-Vâlî.
  42. el-Ehâdîsü’l-Müselselât ve Uşâriyyâtü’l-İsnâdi Âliyât.
  43. Şerhu’l-Mesâbîh.
  44. el-Müsnedü’l-Ahmed fîmâ Yete’alleku bi-Müsnedi Ahmed.
  45. Muhtârü’n-Nasîha bi’l-Edilleti’s-Sahîha.
  46. Muhtârü’n-Nasîha bi’l-Edilleti’s-Sahîha.

el-Hısnü’l-Hasîn min Kelâmi Seyyidi’l-Mürselîn

22 Zilhicce 791/12 Aralık 1389’da Dımaşk’ta tamamlanan eserde başta Kütüb-i Sitte olmak üzere temel hadis kaynaklarından derlenen rivayetlerle duâ ve zikrin fazilet ve âdâbı, icâbet vakitleri ve yerleri, Esmâ-i Hüsnâ, bazı sûre ve âyetlerin fazileti, Hz. Peygamber’in duâları gibi konular ele alınmıştır.

Müellif eserinin açık bir ihtisar olduğunu, sahih metinlerden oluştuğunu, herkesin takdir edip hoşlanacağı bir mahiyet arzettiğini, bu yüzden önceki ve sonraki âlimlerin benzerini meydana getiremediklerini belirtmekte, kaleme alış sebebini ise, bazı insanların senelerdir kendisinden böyle bir eser yazmasını istemeleri olarak kaydetmektedir.

Zengin kaynak kullanıldığı görülen eser on bölümden oluşmaktadır. Bölüm başlıkları şunlardır:

  1. Bölüm: Zikrin ve duânın fazileti ile Hz. Peygamber’e salavât getirmenin sevabı.
  2. Bölüm: Duâların kabul olunacağı vakitler, mekanlar ile İsm-i A’zam ve Esmâ-i Hüsnâ hakkında.
  3. Bölüm: Sabah-akşam, gece-gündüz, uyku ve uyanık haller.
  4. Bölüm: Temizlik, mescid, ezan, sünnet ve farz namazlar hakkında.
  5. Bölüm: Yeme-içme, oruç-zekât, sefer, hac, cihad ve nikah hakkında.
  6. Bölüm: Bulut, yağmur, rüzgar, hilâl ve ay gibi ulvî konular hakkında.
  7. Bölüm: İnsanoğlunun değişik hallerdeki değişik durumları hakkında.
  8. Bölüm: Hayatla ölüm arasında meydana gelen afetler ve arazî haller hakkında.
  9. Bölüm: Herhangi bir vakte tahsis edilmeyen zikir ve istiğfarın fazileti.
  10. Bölüm: Hz. Peygamberden sahih olarak varid olan mutlak duâlar.

Âlimimizin bölümleri bitirdikten sonra eserinin kıymeti hakkında şu hükümlerde bulunmaktadır: “Son derece muhtasar olmasına rağmen yine de önemli hacimde, sahih haberleri toplayan, hiçbir asırda benzeri yazılmamış, Nebevî zikirleri, Hz. Peygamber’in hizbini, dünyevî ve uhrevî hayırları toplayan bir kitaptır. Eğer bu kitap altın suyu ile yazılmış olsaydı hakkı idi. Bilakis gözbebeğinin siyahı ile yazılsa yeridir. Her bölümün hadislerinin başına sahih damgası vurulsa yeridir.”

Her bölümde ilgili zikir, duâ ve münâcâtlar, hadisler halinde verildikten sonra herhangi bir yorumda bulunulmamıştır.

Birkaç defa basılan[23] eser Ali el-Kârî tarafından el-Hırzü’s-Semîn li’l-Hısni’l-Hasîn adıyla şerhedilmiş[24] ve Mûsâ b. Hacı Hüseyin el-İznikî (ö. 838/1434)[25] ve Ahmed b. eş-Şeyh Tâcülârifîn[26] tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Yine aynı eser, İbrahim Vahdî Efendi (ö. 1126/1714) tarafından el-Ebvâb: Müstahrec min Hısni’l-Hasîn ismiyle özetlenmiştir.[27]

Miftâhu’l-Hısni’l-Hasîn

İbnü’l-Cezerî yazdığı Hısnü’l-Hasîn min Kelâmi Seyyidi’l-Mürselîn adlı eserini şerhederek Miftâhu’l-Hısni’l-hasîn adını koymuştur. Eser Şiraz’da 831/1428 tarihinde tamamlanmıştır.[28]

Uddetü’l-Hısni’l-Hasîn min Kelâmi Seyyidi’l-Mürselîn

Bu eser de el-Hısnü’l-Hasîn’in yine müellifi tarafından yapılmış bir özetidir (muhtasar). Eser birkaç kez basılmıştır.[29] Şevkânî bu eseri, Tuhfetü’z-Zâkirîn bi-Uddeti’l-Hısni’l-Hasîn ismiyle,[30] Yahyâ b. Muhammed el-Eryânî de el-Müstebsırîn bi-Şerhi Uddeti’l-Hısni’l-Hasîn adıyla şerhetmiştir.[31] Yahya b. Abdülkerim tarafından Misbâhü’l-Cinân adıyla Türkçe’ye tercüme edilmiştir.[32]

el-Mas’adü’l-Ahmed fî Hatmi Müsnedi’l-İmâm Ahmed

Mescid-i Haram’da Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inin hatmini müteakib kaleme alınan eser basılmıştır.[33]

el-Bidâye fî Me’âlimi’r-Rivâye

el-Bidâye fî Ulûmi’l-Hadîs, el-Hidâye fî Fünûni’l-Hadîs ve el-Hidâye ilâ Ulûmi’r-Rivâye isimleriyle de anılan eser 370 beyitten oluşmakta olup 800/1398’de tamamlanmıştır.[34]

Tarfetü’l-Âlim min Kelâmi Ebi’l-Kâsım

Bir kırk hadis derlemesi olan bu eserin incelediğimiz nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, İsmihan Sultan Koleksiyonu, 200 numarada bulunan mecmuanın 22a-23b varakları arasında yer almaktadır.[35]

Girişte belirttiğine göre, İbnü’l-Cezerî bu eserinde dercettiği hadisleri en sahih, en fasih ve en öz anlam içeren rivayetlerden seçmiştir. Bunu yapmakla da Hz. Peygamber’in şefaatine nail olmayı ümid etmiştir.

Seçilen hadislerin senedleri zikredilmemiş, sadece sahabe râvi belirtilmiştir. Hadislerin kaynaklarına işaret edilmediği gibi bunlarla ilgili şerh ve açıklamalara da yer verilmemiştir. Haşiyeye düşülen az sayıdaki kısa notlarla metinlerde geçen bazı kelimelerin açıklamaları yapılmıştır.

el-Erbe’ûne’z-Zâhireti’l-Mensûbe ile’l-Itrati’t-Tâhire

Ehl-i beyt’e mensup kişilerin rivâyet ettiği kırk hadisi ihtiva eden eserin bir nüshası Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî Arabî Koleksiyonu, 2383 numarada bulunmaktadır (vr. 193b-196b).

Kırk hadis ezberleme ile alâkalı hadis hatırlatıldıktan sonra, bir çok sahada erbeîniyyât yazıldığını, kendisinin ehl-i beytle alakalı bir erbeîniyyât oluşturmak istediğini belirtmektedir. Hadisler peş peşe sıralanmış, kaynaklarına değinilmiş ve dereceleri belirtilmiştir.

İkdü’l-Leâlî fi’l-Ehâdîsi’l-Müselseleti’l-Avâlî

Nakil, mahdud ve müselsel hadislerle alakalı olan bu eser, 808/1405’de Şiraz’da kaleme alınmıştır.[36]

el-Erba’ûne’l-Avâlî

Senedinde Hz. Peygamber ile müellif arasında on râvi bulunan kırk hadisi ihtiva etmektedir.[37]

Mukaddimetü İlmi’l-Hadîs

Hadis usûlüne dair olan kitabın, müellifin oğlu Ebû Bekir Ahmed tarafından şerhedildiği belirtilmektedir. Eserin bir nüshası Berlin’dedir.[38]

Esne’l-Metâlib fî Menâkıbi Seyyidinâ Ali b. Ebî Tâlib

Eser Mekke’de basılmış (1324) ardından Muhammed Hâdî el-Emînî tarafından yayımlanmıştır (İsfahan 1402). Yine Muhammed Bâkır el-Mahmûdî tarafından tehzîb edilmiş ve Esne’l-menâkıb fî tehzîbi Esne’l-metâlib fî menâkıbi’l-İmâm Emîri’l-mü’minîn Ali b. Ebî Tâlib adıyla neşredilmiştir (Beyrut 1403/1983).

el-Ehâdîsü’l-İşrûne’l-Avâlî

Eserin bir nüshasının San’a’da olduğu bildirilmektedir.[39]

el-Ehâdîsü’l-Müselselât ve Uşâriyyâtü’l-İsnâdi Âliyât

Eserin bir nüshasının Dârü’l-Kütübi’z-Zâhire’de bulunduğu bildirilmektedir.[40]

Şerhu’l-Mesâbîh

İmam Begavî’nin Mesâbîhü’s-Sünne isimli eseri üzerine yazılmış şerhdir. Üç ciltten oluşan eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığı tesbit edilememiştir.

el-Müsnedü’l-Ahmed Fîmâ Yete’alleku bi-Müsnedi Ahmed

Bu eser de Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned adlı eserinin şerhidir.[41] Şu ana kadar bir nüshasına rastlanılmamıştır.

Muhtârü’n-Nasîha bi’l-Edilleti’s-sahîha

Ülkede bir yönetici bulunmasının gereği, âdil devlet başkanı, idarecilerin hediye kabul etmesinin hükmü gibi konuların hadislerle ele alındığı risâle, Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’deki tek nüshası esas alınarak yayımlanmıştır (Tanta 1411).

[1]       Taşköprizâde adı geçen şahsın ismini Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Yusuf şeklinde (eş-Şekâik, 36), Müstakimzâde Süleyman Sadeddin Efendi Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Yusuf b. Ali (Mecelle, 67a), Mecdî ise Muhammed b. Muhammed b. Yusuf olarak vermektedir.

[2]       eş-Şekâik, 36; Mecdî, Şekâik Tercümesi, 59.

[3]       Ayrıntılı bilgi için bk. İbnü’l-Cezerî, Gâyetü’n-Nihâye, I, 129-131; II, 247-253; Sehâvî, ed-Dav’ü’l-Lâmi’, IX, 255-263; eş-Şekâik, 36-44; Mecdî, Şekâik Tercümesi, 59-62; Şevkânî, el-Bedrü’t-Tâli’, II, 257-259; İbnü’l-İmâd, Şezerât, VII, 204-206; Mu’cemü’l-Müellifîn, XI, 291-292; Zirikli, el-A’lâm, VII, 274-275; Moh. Ben Cheneb, “İbnülcezerî”, İA, 5/II, 850-851; Nesib Neşşâvî, “İbnü’l-Cezerî”, (İbnü’l-Cezerî, el-Mukaddemetü’l-Cezeriyye, Şam 1400/1980’e yazılan giriş), 15-14; Brockelmann, GAL, II, 257-258; Ali Osman Yüksel, “Büyük Kıraat Üstadı İbnu’l-Cezerî”, Altınoluk, sy. 16 (Haziran 1987), 43-45; a.mlf., “Meşhur Kıraat Âlimi ibnü’l-Cezerî”, Hz. Nuh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu, İstanbul 1999, 112-115; Tayyar Altıkulaç, “İbnü’l-Cezerî”, DİA, XX, 551-554.

[4]       Tayyar Altıkulaç, “İbnü’l-Cezerî”, DİA, XX, 554, Suyûtî, Zeylü Tabakâti’l-Huffâz, 377’den naklen.

[5]       İbnü’l-Cezerî’nin tasavvufî yönü için bk. Yüksel, “Büyük Kıraat Üstadı İbnü’l-Cezerî”, Altınoluk, sy. 16 (Haziran 1987), 43-45.

[6]       Eserlerinin döküm ve tanıtımı için bk. Hediyyetü’l-Ârifîn, II, 187-188; Muhammed Mutî’ el-Hâfız, el-İmâm Şemsüddîn İbnü’l-Cezerî, Dübey 1414/1994, 7-51; Brockelmann, GAL, II, 258-261; Ali Osman Yüksel, İbn Cezerî ve Tayyibetü’n-Neşr, İstanbul 1996, 201-203; Nesib Neşşâvî, a.g.e, 12-14; Moh. Ben Cheneb, “İbnülcezerî”, İA, 5/II, 850-851; Altıkulaç, “İbnü’l-Cezerî”, DİA, XX, 554-557.

[7]       Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 603 (25b-38b).

[8]       Kıraatla ilgili olan bu çalışma Ahmed Dehmân (I-II, Dımaşk 1345) ve Ali Muhammed ed-Dabbâ (I-II, Kahire, ts, 1976; Beyrut 1940, 1985) tarafından yayımlanmıştır.

[9]       en-Neşr adlı eserinin manzum hale getirilmiş şeklidir. Çok sayıda baskısı yapılmıştır.

[10]     İbrahim Atve İvaz tarafından neşredilmiştir (Kahire 1381/1961, 1412/1992).

[11]     Eser ve üzerine yapılan şerhler için bk. Altıkulaç, a.g.madde, DİA, XX, 554-555.

[12]     Eser Adnan Ebû Şâme tarafından neşredilmiştir (Dımaşk 1411/1990).

[13]     Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 448 (71b-103b)

[14]     Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 2063 (11b-16a varakları arasında bulunan bu eseri âlimimiz, 806/1403 yılında Mâverâünnehr şehirlerinden Keş’de kaleme almıştır. Bk. Adı geçen eser, vr. 16a).

[15]     Manzum olarak kaleme alınan eserin bir nüshası için bk. Süleymaniye Ktp., Lala İsmâil Paşa, nr. 375 (15 vr. 1199/1785 yılında Kâdirî meşâyihinden Tâhâ el-Berzencî el-Hüseynî eş-Şehrezûrî tarafından istinsah edilmiştir.).

[16]     Süleymaniye Ktp., Dârülmesnevî, nr. 11 (73 vr. Abdullah el-Mühtedî tarafından istinsah edilmiştir).

[17]     Süleymaniye Ktp., Reîsülküttâp Mustafa Efendi, nr. 703 (207 vr. Müellifimiz eserini 798/1396 yılında Antalya’da tamamlamış, Hüseyin b. Mûsâ adında bir müstensih tarafından, İstanbul’da 931/1525 yılında istinsah edilmiştir).

[18]     Eserin çeşitli baskıları yapılmış olup (Kahire 1305, 1310, 1313, 1332, 1375), Muhammed Abdülkâdir Atâ’nın tahkikiyle neşredilmiştir (Beyrut 1406/1986).

[19]     Cezerî’nin Yemen’de bulunduğu bir sırada İbnü’l-Arabî’nin vahdet-i vücûda ve özellikle “Kul Rabdir, Rab de kuldur” sözüne dair görüşleriyle ilgili olarak kendisine sorulan bir sorunun cevabı mahiyetindeki risâledir. Nüshası: Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa, nr. 423 (38b-40a).

[20]     Berlin, Staatsbibliothek, nr. 8159/3.

[21]     Berlin, Staatsbibliothek, nr. 6.

[22]     İsn Mâlik et-Tâî’nin el-Elfiye’sinin şerhi olan eser Mustafa Ahmed en-Nehhâs’ın tahkikiyle neşredilmiştir (Kahire 1403/1983).

[23]     Kahire 1277 (kenarında Abdülhâdî el-Ebyârî’nin en-Nûrü’l-Mübîn li’l-Hısni’l-Hasîn adlı takrirleriyle birlikte), 1297, 1301, 1302, 1303, 1306, 1307, 1310, 1312, 1320, 1321, 1349; Bombay 1301; Cezayir 1328; Delhi 1871 (Urduca tercümesiyle birlikte); Lahor 1320.

[24]     I-II, Mekke 1304. Eser ve tercümeleri için bk. Keşfü’z- Zunün, I, 669-670.

[25]     Nüshaları: Süleymaniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr. 51; Aynı Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 626; Aynı Ktp., Nuri Arlasez, nr. 51; Millet Ktp., Ali Emîrî Şer’iye, nr. 74 (279 vr.). Mütercim Mûsâ b. Hacı Hüseyin el-İznikî hakkında bilgi için bk. Osmanlı Müellifleri, II, 13; Hikmet Özdemir, Mûsâ b. Hacı Hüseyin el-İznikî Hayatı ve Eserleri, basılmamış doktora tezi, Ankara 1980 (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ktp., nr. 761).

[26]     Bk. Süleymaniye Ktp., Darülmesnevî, nr. 71 (171 vr.). Asıl Hısnü’l-Hasîn metni kitabın ortasında yer almakta, tercümesi ise hâmişte bulunmaktadır. Metin tercüme içinde de parça parça olarak bulunmaktadır. Asıl metinde rumuzla işaret edilen rivâyetler tercümede dikkate alınmamıştır. Tercümede sade ve anlaşılır bir dil kullanıldığı dikkat çekmektedir. Buna rağmen mütercim Ahmed b. eş-Şeyh Tâcülârifîn girişte, “Bu kitaba nazar eden ehl-i mürüvvet ve insaf gerekdir ki, ta’bîrde olan kusurumuzu afv edeler. Zîrâ lisân-ı aslımız Türkî değildir. Lisân-ı Türkî bize ârızdır. Eğer ibâretde halel görürlerse ıslâh edeler. Ve ma’lûm ola ki niyyetimiz hayır ve ehl-i İslâm’a nef’dir” demektedir ki buradan mütercimin Türk olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer nüshaları için bk. Süleymaniye Ktp., Kılıç Ali Paşa, nr. 213 (209 vr. 1144/1731 tarihinde Erzurumlu Otlu Mehmed Efendi tarafından istinsah edilmiştir); Köprülü Ktp., M. Âsım Bey, nr. 30 (182 varak olan bu nüsha 1177/1763 yılında Ahmed b. Muhammed Çavuşzâde tarafından istinsah edilmiştir); Millî Ktp., Yazmalar Kataloğu, nr. 3060 (1b-95b).

[27]     Osmanlı Müellifleri, III, 16. Nüshası için bk. Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 506 (52a-58b).

[28]     Nüshaları: Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3591 (1b-25b varakları arasında bulunan risâle Şeyh Mustafa b. Ali el-Üsküdârî tarafından Bağdad’da istinsah edilmiştir); Aynı Ktp., Dârülmesnevî, nr. 88 (29b-57b); Nuruosmaniye Ktp., nr. 788 (1b-31a varakları arasında bulunan eser 1050/1640 istinbah tarihlidir).

[29]     Kahire 1279, 1349; Hama 1354, 1396; Beyrut 1401/1981, 3. bs.

[30]     Kahire 1381, 1386, 1392, 1403; Beyrut ts.

[31]     Dımaşk 1397.

[32]     Keşfü’z- Zunün, I, 670. Nüshası için bk. İstanbul Belediye Ktp., Muallim Cevdet, nr. 107 (98 vr.).

[33]     Ebû Mûsâ el-Medînî’nin Hasâi’sü’l-Müsned’i ile birlikte Kahire’de (1347/1929) ve Riyad’da 1410/1990 basılmıştır. Ahmed Muhammed Şâkir eseri tahkik etmiştir (Kahire ts.).

[34]     Nüshaları: Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 70 (1-22); 393; Aynı Ktp., Servili, nr. 52 (103-111).

[35]     Diğer nüshası için bk. Süleymaniye Ktp., H. Mahmud Paşa, nr. 71 (152-153).

[36]     Nüshaları için bk. Brockelmann, GAL, II, 260.

[37]     Bir nüshası Dârü’l-Kütübi’z-Zâhiriyye’de 5882 numarada bulunmaktadır. Bk. Altıkulaç, a.g.madde, 556.

[38]     Bk. Keşfü’z- Zunün , II, 1803; Brockelmann, GAL, II, 260.

[39]     Muhammed Mutî’ el-Hâfız, a.g.e., 7.

[40]     Nr. 58 (vr. 51-60).

[41]     Îzâhu’l-Meknûn, II, 481.

Bu yazı Dârülhadis Araştırma Projeleri kapsamında yayın hazırlıkları halen devam etmekte olan “Osmanlı Muhaddisleri Ansiklopedisi” başlıklı çalışmadan alınmıştır. Tüm hakları saklıdır.