إياكم والمعاصي فإن العبد ليذنب الذنب فينسى به الباب من العلم وإن العبد ليذنب الذنب فيحرم به قيام الليل وإن العبد ليذنب الذنب فيحرم به رزقاً كان قد هيىء له ثم تلا: فطاف عليها طائف من ربك وهم نائمون فأصبحت كالصريم قدحرموا خير جنتهم بذنبهم.
“Günah olan davranışlardan sakının! Çünkü, kul günahı işler de bu yüzden bazı bildikleri kendisine unutturulur. Yine kul günah işler ve bu yüzden gece kalkıp ibadet etmekten mahrum bırakılır. Ve yine kul günahı işler de bu yüzden kendisi için hazırlanan rızıktan mahrum bırakılır.” Sonra şu ayetleri okudu: “Bunun üzerine Rablerinden gelen bir salgın o bahçeyi sarmıştı. Ertesi gün bütün bitkiler sararıp kurumuştu.” (Kalem 68/ 19-20). (Hz. Peygamber devamla) “Günahları yüzünden onlara bahçelerinin hayrı gösterilmedi.”
Hz. Peygamber, ümmeti için “ümmeti merhume” (rahmet edilen ümmet) buyurur. Bundan, ümmetinin başına daha önceki bazı kavimlerin günahları sebebiyle başlarına gelen toptan helâk gibi ilahî ceza gelmeyecek anlamı çıkarmak mümkündür. Ancak, Cenâb-ı Hak’ın Kur’an’da onların hikâyelerini vermeleri kulun yaptığı bir takım hatalar yüzünden daha dünyada iken bazı cezalara çaptırılabileceği anlamına gelir. Ayrıca Allah (c.c.) korkunç hadiseler, açlık, malların, canların, bağ ve bahçelerin telefi gibi hadiselerle kullarını imtihan edeceğini bildirmektedir (Bakara 2/155).
Müellif bu hadisi zikrettikten sonra fakirliğe neden olan ve rızka mâni olan hâllerle ilgili Burhaneddin en-Nâcî’den iktibasta bulunmaktadır:
“Burhaneddin en-Nacî, fakirliğe neden olan ve rızka mani olan hâllerden bir kısmını zikretmektedir: Bunlar:
-Günah işlemek,
-Namaza gereken önemi vermeme, bilhassa cemaate katılmada gevşeklik gösterme,
-Riba (faize bulaşma),
-Zina,
-Yalan,
-Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (r. anhümâ) efendilerimize küfretmek,
-Rüzgâra sövme,
-Güvercin uçurmak suretiyle oyun oynama,
-Helâya girerken önce sağ; çıkarken de önce sol adımını atma,
-İhtiyacı olmadan insanlardan dilenme,
-Gıda ihtikarı yapma,
-Çok gülme,
-Aile fertlerine, cocuklarına beddua,
-Âlimlerin ümerâya karşı (onların yaptıkları hatalar karşısında) yumuşaklık göstermeleri,
-Suç işleyenlerin temize çıkarılması,
-Ağızla (dişlerle) tırnakların kısaltılması,
-Evin bir bez parçasıyla süpürülmesi,
-İnsanın oturduğu yere ekmek kırıntılarının atılması,
-Hamamda kepekle ovunma (?),
-Çıplak uyumak,
-Çıplak bevletmek,
-Cünüp olduğu halde yemek yemek,
-Sofraya düşen yemeği önemsememek,
-Soğan sarımsak kabuğu yakmak,
-Geceleyin evi süpürmek,
-Ana-babayı adlarıyla çağırmak,
-Her tür çöple (dişleri) karıştırmak,
-Elleri toprak veya balçıkla yıkamak,
-Tuvalet yaptığı yerde abdest almak,
-Elbiseyi beden üzerinde dikmek,
-Yüzünü aşırı şekilde bezle süslemek (veya örtmek),
-Evde örümcek ağı bırakmak,
– Sabah namazından sonra camiden çabuk çıkmak,
-Çarşıya erken çıkıp geç dönmek,
-Fakirlerden ekmek parçası satın almak,
-Kapların üzerini örtmeden bırakmak,
-Kandili üfleyerek söndürmek,
-Bağlı kalemle yazı yazmak,
-Kırık tarakla taranmak,
-Ayakta taranmak,
-Anna babaya duayı terk etmek,
-Oturduğu yerden sarık sarmak,
-Ayakta şalvar giymek,
-Cimrilik,
-Ziftlenmek (?),
-Tembellik,
-Hıyanet,
-İşlerde gevşeklik gösterme, önemsememe,
-Beyaz horoz kesmek,
-Hamur mayasını (isteyen kimseden) esirgemek,
-Koyunla keçi arasında yürümek. Bir kimse bunu yapmaya mecbur kalırsa “Liîlâfi Kureyşin (Kureyş suresi) okusun,
-Çok uyumak,
-Çok cahillik,
-Evde çöp bırakmak,
-Gece hariç yaşlıların önünde yürümek,
-Kapı kanatlarından birine dayanmış olarak eşikte oturmak,
-Kapları yıkamadan bırakmak,
-Kapları üzerini örtmeden bırakmak,
-Çiğ soğan, sarımsak ve prasa yemek,
-Her işin başında besmeleyi terk,
-Yün mendil kullanma,
-Kalbur üstünde yemek yemek(?),
-Yüzü şalvar veya etek ucuyla silmek,
-Tuvalette elleri kepek veya suyun dibindeki tortu ile yıkamak,
-Ayakta bevl (küçük su dökme),
-Ocağa bevl,
-Yola tuvaletini yapma,
-Duvardan alınan saman çöpüyle dişleri karıştırmak.
Ve Davud el-Basîr[?], Tezkire‘sinde:
-Dağ keçisi boynuzu taşıma;
-Pamukla istinca (tuvalette temizlenme) de fakirliğe sebep olur demektedir.”
—————————————————–
Mustafa Halebî, Hadisler Işığında Helâl Kazanç Yolları, (hazırlayan Doç. Dr. Nebi Bozkurt), İstanbul: Dârülhadis 2002, s. 102-106.