İstanbul’u ve eski şehirlerimizi gezen birçok yabancı seyyahın dikkatini meskun mahallerle mezarlıkların iç içe oluşu çekmiştir. Ölülerini kendilerinden uzak tutan Batılı şehirlerin aksine başta Istanbul olmak üzere bir çok şehirlerimizin yaşayanları daima mezarları ve ölüleriyle iç içedir. Birçok evin önü bir türbeye veya mezarlığa açılır. Kadınlar ve çocuklar evlerinin balkonlarına açılan o manzarayı bir bahçeyi seyreder gibi irkilmeksizin seyrederler. Işe giden veya işten dönen erkeklerin yolu mezar taşlarının arasından geçer. Bayramlarda mezarlar bir piknik manzarasını andırır ve çocuklar neredeyse tarihi mezar taşları arasında saklambaç oynarlar. Bir başka kültürün insanı için anlaşılması zor olan hayatla hayat ötesinin bu iç içeliği Islam inancının ve bilhassa tasavvufunun insanlara kazandırdığı o munis ölüm anlayışıyla açıklanabilir ancak. Bu anlayışın dayandığı dini, irfani, tasavvufi prensipleri aşağıda tekrar ele alacağız.
Telkin:
Ölüm hastasına yönelik vecibelerden birisi de telkindir. Sözlükte “bir şeyi hatırlatmak, bir inancı, duygu ve düşünceyi aşılamak” anlamındaki telkīn (halk ifadesiyle; “talkın”), fıkıhta ölmek üzere olan kişiye kelime-i şehâdeti hatırlatmayı; cenazenin defninden hemen sonra da kabrin başında ölüye iman esaslarını tekrarlamayı ifade eder. Telkinin amacı; “Kimin son sözü lâ ilâhe illallah olursa o kişi cennete girer” meâlindeki hadisin müjdesine nail olmaktır. Kur’ân-ı Kerîm’de yer almayan telkin; “Ölülerinize lâ ilâhe illallah demeyi telkin edin” meâlindeki hadise dayandırılır. Bu hadisteki “ölüleriniz” ifadesi âlimlerin çoğu tarafından mecaz anlamıyla, yani “ölmek üzere olanlarınız” şeklinde anlaşılmış, aklî melekeleri ve konuşma yeteneğini henüz kaybetmemiş ölüm hastasına kelime-i tevhidin telkini sünnet veya müstehap kabul edilmiş ve Hz. Peygamber’in bu yöndeki bazı uygulamaları esas alınmıştır. Fıkıh eserlerinde telkinin; hastanın sevip saydığı kişilerden biri tarafından yapılması, hastayı bunaltacak ısrarcı tutumlardan kaçınılması, tevhid kelimesinin hastanın yanında onun duyacağı şekilde ve en fazla üç defa okumakla yetinilmesi vs. âlimlerin çoğunluğu tarafından benimsenen tavsiyelerdir. Bazı âlimler, telkine “Muhammedün Resûlullah” sözünü ilâve ederken bazıları buna gerek olmadığını belirtmiştir.
“Hüsn-i Hatime (Rehberi)” Prof. Dr. Selahattin YILDIRIM İSTANBUL 2022, s 22.