ORUÇ GÜNAHLARA KEFÂRETTİR
11- Ebû Hüreyre’den (r.a) rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz; iki Cuma ve iki Ramazan, aralarında geçen günahlara keffârettir.”[1]
Ebû Hüreyre hadisinde büyük günahlardan kaçınmak kaydıyla beş vakit namazın günlük günahlara, iki cumanın haftalık günahlara ve iki Ramazan’ın da yıllık günahlara keffâret olacağı ifade edilmiştir.
İyi bir müslüman olabilmek, emredilenleri yapmaktan daha çok, küçük-büyük bütün günahları terk etmekle mümkün olur. Haramlardan temizlenmeyen bir müminin takva elbisesi giymesine imkân yoktur. Giyse de zaten yakışmaz. Eli yüzü kirli, ağzı pis kokan bir kimseye giydiği elbise zînet olabilir mi? “Mesleği hevâ olanın ömrü hebâ olur” denilmiştir. İbn Hacer, İbnü’l-Cevzî’nin ‘Tesbih mi edelim, yoksa istiğfar mı?’ sualine karşı, ‘Kirli elbise buhurdan daha çok sabuna muhtaçtır’ şeklinde cevap vermiş olması ne kadar hoştur, der.[2]
Günahları alışkanlık haline getirip bir türlü bırakamayan ve onları küçümseyenler hakkında, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Günahları küçük görmekten sakının. Günahları küçük görmek bir vâdide (dinlenmek için) konaklayan topluluğun durumuna benzer. O bir dal parçası, öbürü bir kıymık getirir ve (biriken bu küçük şeylerle) ekmeklerini pişirirler. İşte bunun gibi günahları küçük görmek helâk edicidir. (Günahlara devam edildikçe üst üste gelir ve sahibini helak eder.)”[3]
Abdullâh İbn Mes’ud (r.a) şöyle demiştir: “Mü’min günahını, altında oturduğu ve sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağ gibi görür. Bu koca dağ üzerime düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahını burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür.” İbni Mes’ud bunu söyledikten sonra şöyle diyerek, eliyle burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.[4]
Şâir, küçük günahlardan sakınmanın önemini,
“Terk et günahın küçüğünü büyüğünü,
İşte budur takvanın tam özgünü,
Sakın, dikenli arazide yürüyen gibi,
Dikenlerin batmasından kaçar gibi,
Hakir görme çakıl taşlarını sakın,
Küçük çakıllardan oluştuğunu bil dağların.”
mısralariyle dile getirmiştir.
Nefs-i emmâre dağını tırmanarak, nefs-i mutmainne zirvesine zafer bayrağını dikmek, küçüğü ve büyüğü ile bütün günahlardan uzak bir hayat yaşamakla mümkün olur.
Ramazan, hayat yolunda bizlere ayak bağı olan günahlarımızdan kurtulmanın en önemli mevsimidir. Yaşadığımız Ramazan’ın son Ramazan olduğunu varsayıp önümüzdeki fırsatı çok iyi değerlendirmeliyiz. Eli kolu bağlanmış ebedî düşmanımıza şimdi galip gelemez isek, eli kolu çözüldükten sonra onunla nasıl baş edebiliriz?
——————————————————————————————————————————————
Doç.Dr. Selahattin Yıldırım, Resûlüllah’ın Dilinden RAMAZAN ve ORUÇ, İstanbul Darülhadis: 2007, 69-71.
[1] Müslim, Taharet 14, 15, 16.
[2] İbn Hacer, Fethü’l-Bârî, Kahire, 1986, XI, 106; ayrıca bk. S’ad b. Ahmed es-Sühâcî, Cenyü’s-Simâr fî Fedâili ve Mevâtıni’l-İstiğfâr, Beyrut 2003., s. 21.
[3] Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 331.
[4] Buharî, Deavât, 4; Müslim, Tevbe, 3/2744.