Resûlüllah’ın Dilinden RAMAZAN ve ORUÇ

Oruçlulara Mahsus Cennet Kapısı

6- عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ رَضِىَ اللّٰه عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ: فِى الْجَنَّةِ ثَمَانِيَةُ أَبْوَابٍ فِيهَا بَابٌ يُسَمَّى الرَّيَّانُ لاَ يَدْخُلُهُ إِلاَّ الصَائِمُونَ.

6- Sehl b. Sa’d (r.a)’dan rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Cennetin sekiz kapısı vardır. Bunlardan biri Reyyan diye isimlendirilir. Bu kapıdan sadece oruç­lular girer.[1]

عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ رَضِىَ اللّٰه عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ: فِى الْجَنَّةِ بَابٌ يُدْعَى الرَّيَّانُ يُدْعَى لَهُ الصَّائِمُونَ فَمَنْ كَانَ مِنَ الصَّائِمِينَ دَخَلَهُ وَ مَنْ دَخَلَهُ لاَ يَظْمَأُ أَبَدًا.

Yine Sehl İbni Sa’d ‘dan (r.a) rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Cennet’te Reyyan diye adlandırılan bir kapı var­dır. Bu kapıdan oruçlular çağrılır. Oruç tutanlar cennete bu kapıdan girerler. Girenler ebediyyen su­suzluk hissetmezler.[2]

Her iki hadiste de cennetin kapılarından, özellikle “Reyyan” adındaki kapısından söz edilmektedir. Genelde cennetin kapılarından, özelde Reyyan kapısından bahset­meden önce cennetin isimleri hakkında genel bilgi vermek yerinde olacaktır.

Cennetin isimleri Kur’ân-ı Kerim’de müfred, tesniye ve cemi şekilleriyle, çok yerde geçmektedir. En önemlileri şun­lardır:

  1. Cennet: Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şeriflerde en çok kullanılan isim budur.
  2. Cennetü’n-naîm: Arapça’da refah, huzur, mutlu ha­yat anlamına gelen naîm, maddî ve mânevî bütün güzellik­leri ifade etmektedir.
  3. ‘Adn: İkamet etme, ikamet edilen yer demektir.
  4. Firdevs: İçinde üzüm bulunan bağ bahçe anlamına gelen Firdevs, cennetin tamamını veya ortasını ifade et­mektedir.
  5. Hüsnâ: Müfessirlerin çoğu tarafından cennetin isimle­rinden biri olduğu kabul edilen Hüsnâ, Allah’ın iyilik ya­panlara, onların yaptıklarından çok daha büyük bir karşılık vereceğini ifade etmektedir.
  6. Dâru’s-selâm: Esenlik yurdu demektir.
  7. Dâru’l-mukâme: Asıl durulacak yer, ebedî ikâmet edilecek yurt demektir. Cennetin başka isimleri varsa da en önemlileri bunlardır.[3]

Cennetin kapıları: Kur’ân-ı Kerim’de cehennemin yedi kapısı olduğu açıkça ifade edilirken, cennetin kapılarının sayısı hakkında herhangi bir işarette bulunulmamıştır. Cen­netin sekiz kapısı olduğu Hz. Peygamber’in sahih hadisle­riyle sabittir. Bu hadislerin bir kısmı Kütüb-i Sitte’de bulun­maktadır. Bu kapıların hangi ibadetleri işleyenlere tahsis edildiği ve buna göre ne gibi adlar aldığını da yine Hz. Pey­gamber’in hadislerinden öğrenmekteyiz.[4]

Konuyla ilgili bir hadislerinde Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

Allah yolunda çift sadaka veren kimse cennetin muhtelif kapılarından, ‘Ey Allah’ın kulu! Burada ha­yır ve bereket var’ diye çağrılır. Sürekli namaz kılan­lar namaz kapısından, mücahidler cihad kapısından, oruçlular Reyyan kapısından, sadaka verenler sa­daka kapısından cennete davet edilirler.”

Ebû Bekir radıyallahu anh:

– Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasûlü! Gerçi bu kapıların birinden çağrılan kimsenin diğer kapılardan çağrılmaya ihtiyacı yoktur ama, hepsinden çağrılacak kim­seler de var mıdır, diye sordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“- Evet, vardır, senin de o bahtiyarlardan olaca­ğını ümit ederim, buyurdu.”[5]

Reyyan, atşanın karşıtı, zıt anlamlısıdır. Atşan, susuzluk­tan yanmış; reyyan ise suya kanmış demektir. Dünyada oruç tutanların susuzluk çekmelerine karşılık olarak, cennetin Reyyan kapısı açılacak, onlar girdikten sonra kapı kapana­caktır.

Taberânî’nin Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği bir hadisle­rinde Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kuşluk (duha) namazı kılanlar için de cennette aynı adı taşıyan bir kapının olduğunu,

Cennette bir kapı vardır ki, adına Duhâ denir. Kıyamet günü bir münâdî:

-Duhâ (kuşluk) namazına devam edenler nerede­ler? İşte kapınız, Allah’ın rahmetiyle ondan (cen­nete) girin, diye çağırır.[6] mealindeki hadisiyle haber vermiştir.

—————————————————————————————————————————————–

Doç.Dr. Selahattin Yıldırım, Resûlüllah’ın Dilinden RAMAZAN ve ORUÇ, İstanbul Darülhadis: 2007, 75-78.

[1]          Buhârî, Bedü’l-Halk 9; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübra, IV, 305; Şuabu’l-Îmân, III, 286.

[2]          Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyam 166; Tirmizî, Savm 55; Nesâî, Sıyam 43; İbni Mâce, Sıyam 1.

[3]          Bk. Bekir Topaloğlu, “Cennet” DİA, VII, 376-377.

[4]          Bk.Bekir Topaloğlu, “Cennet”, DİA, VII, 378-379.

[5]          Buhârî, Savm 4, Cihad 37; Müslim, Zekat 85, 86; Tirmizî, Menâkıb 16. Ayrıca Bk. Bekir Topaloğlu, “Cennet”, DİA, VII, 376.

[6]          Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 355 (Hadis no: 2323).