عَنِ ابْنِ عُمَرَ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمَا قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يقُولُ: كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْؤُلٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ؛ وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِى اَهْلِهِ وَمَسْؤُلٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ؛ وَالْمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ فِى بَيْتِ زَوْجِهَا وَمَسْؤُلَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا؛ وَالْخَادِمُ رَاعٍ فِى مَالِ سَيِّدِهِ ومَسْؤُلٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، فَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْؤُلٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ.[1]
İbn Ömer (r.anhumâ) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle söylerken dinledim dedi:
“Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Hâsılı hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.”
HİKÂYE
Hz. Ömer (r.a.) bir gece Medine sokaklarında yürürken bir ses duydu. Şöyle diyordu:
“Ömer nasıl halifedir? Eğer ben sabaha kadar ölürsem dert ve gamla ölürüm. Allah’ın (c.c.) huzuruna yoksul ve miskin olarak varırım. Ömer nasıl halifedir ki benim halimden haberdar değil! Bu çocukların günahı neydi? Babalarını harbe gönderdi. Rızıklarını kazanacak kimse yok. Bu gidişte açlıktan kırılacaklar.”
Bunu duyan Hz. Ömer, hızla ilerleyerek kapıya vurdu. İçeriden:
“Kimdir?” denildi. Hz. Ömer:
“Ben miskin, kusurlu bir kulum.” deyince, içeriden yaşlıca bir kadın çıktı. Hz. Ömer:
“Ey Hatun! Ne oldu? İhtiyacın nedir? Niçin gelip söylemedin?” dedi. Kadın:
“Yâ Ömer! Bu özrü Allah senden kabul etsin. Bunları söylemekle sorumluluğundan kurtulduğunu mu zannediyorsun?” dedi. Bunu duyan Hz. Ömer düştü bayıldı. Kendine geldiğinde:
“Ey hatun! Ne olur söyle ihtiyacın nedir?” diye sordu. Kadın:
“Ey Ömer! Çocuklarım var. Açlıktan zayıf düştüler.” dedi.
Hz. Ömer gitti. Devlet hazinesinden bir çuval un aldı, omzunda taşıyarak o eve getirdi. Özür dileyerek kadına verdi. Bu kez kadın ağlayarak:
“Ey Ömer! Senin gibi Müslümanların hakkını kim gözetebilir? Senden sonra Müslümanlar kime nazlanır? Allah senin ölümünü Müslümanlara göstermesin.” dedi.
NASİHAT
Şimdi Azizler! Siz de sağ olduğunuz müddetçe sizden aşağı olan müslümanlara, yetimlere, dervişlere ve çocuklara şefkat ve merhamet eyleyin. Hak Teâlâ da size şefkat ve merhamet eylesin.
Darîr Mustafa Efendi, 100 Hadis 100 Hikâye (Haz. Doç. Dr. Selahattin Yıldırım-Dr. Necdet Yılmaz), İstanbul: Dârülhadis, 2007, s. 79-80.
[1] “Müttefekun aleyh”, yani hem Buhârî ve hem de Müslim tarafından rivayet edilmiştir. Hadisin değişik rivayetleri için bk. Buhârî, Cuma 11, İstikrad 20, Vasâyâ 9, Itk 17, 19, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmaret 20; Ebû Dâvûd, İmaret 1; Tirmizî, Cihad 27; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 5, 54, 55, 108, 111, 121; İbn Hibban, Sahih, X, 342, 344, 345; Ebû Avâne, Müsned, IV, 382; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübra, VII, 475; Bagavî, Şerhu’s-Sünne, X, 61; Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, II, 135.