عَنْ أَبِى سَعِيدِ الْخُدْرِىِّ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُ؛ أَنَّ رَجُلًا سَمِعَ رَجُلًا يَقْرَأُ ﴿قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ﴾ يُرَدِّدُهَا فَلَمَّا أَصْبَحَ جَاءَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَذَكَرَ ذَلِكَ لَهُ وَكَأَنَّ الرَّجُلَ يَتَقَالُّهَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ إِنَّهَا لَتَعْدِلُ ثُلُثَ الْقُرْآنِ.
Ebu Said el-Hudrî (r.a.)’den rivayet edildiğine göre bir adam başka bir adamın ‘Kul hüvallâhü ahad’ı tekrar tekrar okuduğunu duydu. Sabah olunca Resûlullahsallallahu aleyhi ve sellem’e gelip bu durumu anlattı. Adam bunu azımsıyordu. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Canımı elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, o sûre Kur’an’ın üçte birine denktir.”
HİKÂYE
Bir zindan bekçisi vardı. Bu adam öldü. Getirip Cüneydi Bağdâdî’nin mescidinin kapısına koydular. Cüneydi Bağdâdî’den namazını kıldırmasını istediler. O da kıldırmayacağını söyledi. Buradan alıp başka bir yere götürdüler ve burada cenaze namazını kıldılar. Cüneydi Bağdâdî, rüyasında o kişinin cennet içerisinde yeşil bir kubbe altında oturduğunu gördü.
Kendisine:
“Ey Fülan! Sen bir zindan bekçisi idin. Kimse de senden hoşnud değildi. Hangi sebepten bu mertebeye eriştin?” dedi. Adam:
“Ey Cüneyd! Kul hüvallâhü ehad sûresini çok okurdum. Hak Teâlâ bu sebepten dolayı bana bu mertebeyi layık gördü.” dedi.
—————————————————————————————–
Darîr Mustafa Efendi, 100 Hadis 100 Hikâye (Haz. Doç. Dr. Selahattin Yıldırım-Dr. Necdet Yılmaz), İstanbul: Dârülhadis, 2007, s. 105-106.